Ben yağmurları çağırırdım
Sen bulutları öperdin gözlerinden
Ağlardın bir çocuk gibi
Aşk kalbini dağladıkça
Özlerdin sabahın ışıklarını
Gelmiyordu bir türlü
Çağırdığın sevinçlerin özlemi
Veda akşamlarında,
Hayat baştan başa
Dikenli bir yol olurdu
Yonca yapraklarında.
Küresel bir çarşıdır sevinçlerim
Bu şehrin akşamlarında
Geceleri odama hayalin dolunca
Ben senin gamzelerini öperdim
Sen bana rüyalarında koşardın
Gece yetmezdi rüyalarına
Gözlerin zamanın aynasıydı
Menekşe bakışlar aşka sevgi taşırdı.
Ben, sen diyordum sen!
Sen yoktun
Burnumda sızlar kokun
Yeşil bir yol olur
Ağaçların arasından uzanan patikalar
Gözlerimde izbe bir yorgunluk var
Ah neredesin müebbet sevdam
İçimi kanatır yokluğun
Hangi ağacın gölgesinde saklısın
Nerede kaldı ipek saçların
Sen bir yangınsın
Kıvılcımı gözlerin
Aşkın adresi
Kızıl bir gül
Nasıl yanmasın gönül.
Rüzgar gibi esip geçtin
Kolum kanadım kırıldı
Neredesin sen şimdi
Naçar kaldım
Derin hülyalara daldım
Mağrip akşamları
Tüllenmiş gözlerinde
Neden ağlıyorsun?
Ölüm güvey gecesidir
Aşka meftun Rinde.
Bu gönül yanacaksa yansın
Çırası gözlerin olan ateş
Ruhumu, bedenimi sarsın
Sensiz firak gecelerimde
İsterse hiç sabah olmasın
Aşk sensin
Ateş sensin
leylam sensin
Gül bahçem sensin
Sen doğmayan güneşimsin.
Kasım 2022
Rind; Allah aşkıyla yanıp tutuşan ve dünya nimetlerine pek önem vermeyen sufiler için kullanılır...Mevlana, Yunus gibi.
İbrahim YılmazKayıt Tarihi : 23.12.2022 23:44:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!