Ilık bir rüzğar esiyordu,
Eski günler canlanıyordu,
Atlas dağına soruyordu,
Nasıl sevmeyim Afşinimi.
Bahçeleri bağları yeşeriyordu,
Renk renk güller açıyordu,
Tepede Eshab-ı kehfi anıtlaşıyordu,
Nasıl sevmeyim Afşinimi.
Seherde ezan sesleri geliyordu,
Minarelerinde ışıklar yanıyordu,
Ulu cami eski günlerini soruyordu,
Nasıl sevmeyim Afşinimi.
Kalesine toprak evler yapılıyordu,
Kis yapı tarihini anlatıyordu,
Mozayikler topraklarından çıkıyordu,
Nasıl sevmeyim Afşinimi.
Koyuntaşta sürü olmuştu taşları,
Sığınak olmuştu kayaları,
Gözde sulanıyordu koyunları,
Nasıl sevmeyim Afşinimi.
Birbirine kilitlenmiş çarşısı,
Çadıravanda otururdu yaşlısı,
Çoçukları çardaklarda çağır anası,
Nasıl sevmeyim Afşinimi.
Fırınlarında somun ekmeği pişerdi,
Tavaları arkadaşlarla yenirdi,
Baydılı pınarından soğuk su içilirdi,
Nasıl sevmeyim Afşinimi.
Mustafa unuturmu Afşini,
Kalede yaşardı seveni,
Sorardı kendine o günleri,
Nasıl sevmeyim Afşini.
Kayıt Tarihi : 10.6.2011 20:59:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Hamiş Mustafa](https://www.antoloji.com/i/siir/2011/06/10/nasil-sevmeyim-afsinimi.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!