Bin yılın dostu, bin yılın kardeşi
Düşüne düşüne hep düşten olduk
Aydın efesi, Erzurum dadaşı
Ne hal, karasevdalı eşten olduk.
Sular içer iken, aynı çeşmeden
Volga, Fırat, Tuna seli taşmadan
Yüce dağdan duman olup aşmadan
Beraber yenen tatlı aştan olduk.
Biner bir gün sevdamız sam yeline
Gelin canlar düşme fitne seline
Nefis atın sürer yaban eline
Kara gözlüm gör, karakaştan olduk.
Akılı yaşta değil başta kalsın
Yağı, tuzumuz aynı aşta kalsın
Kirpik olduğu yerde kaşta kalsın
Dostu unutup, arkadaştan olduk.
Kuzeyi, Güneyi, Doğu, batısı
Misafir gel bize gece yarısı
Hepimiz Âdem’ den amca, dayısı
Ağlaya sızlaya gülüşten olduk.
İçten dağıtıp, dıştan taşıdılar
Sırtımıza pire koyup kaşıdılar
Sabah karanlık, akşam ışıdılar
Yarışa, kırışa son baştan olduk.
Biz kardeşiz Türk’ü, Kürdü, Çerkez’i
Hep bir olalım birlik birdir tezi
Tavşan edip bizi, kovmasın tazı
Sakalımız her gün tıraştan olduk.
Çiçekler bahçede solup gitmesin
Gönül bağımızda diken bitmesin
Bunca insan bir hiç için yitmesin
Çekişe, didişe hep dişten olduk.
Güzel olsun, gördün güzel yerleri
Herkes bilir yüzündeki kirleri
Bölüş hep gönlündeki fikirleri
Bülbül uçtu, daldaki kuştan olduk.
Aynı yola baş koyduğumuz canlar
Neden böyle, niçin dökülsün kanlar
El ele birlik olun kız, kızanlar
Dövüne, övüne hep döşten olduk
Kavga nedir, devran edip sürmede
Sen ben şeytan işi ortam germede
Eller bilmez sözün yaban vermede
Düşman alır satar, satıştan olduk.
Yunus’un dili söyler can özüne
Güvenme kardeşim düşman sözüne
Kendine güven durma çık düzüne
Bağrışa çağrışa barıştan olduk.
Kayıt Tarihi : 3.4.2014 07:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!