NASIL GİYİNMELİYİZ?
.
İnsan, yaratılışı icâbı örtünmeye mecburdur. Bu da onun üstün, şerefli ve sorumlu bir varlık olmasının tabiî sonucudur. Bedenin uygun bir elbise ile örtülmesi de insana mahsus bir olgudur.
Giyinmenin en önemli sebep ve hikmeti; avret mahallini (edep yerlerini) örtmektir. Kur’an-ı kerimde açıkça; “Ey Âdem oğulları, size çirkin yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise indirdik! Takva (Allah’ın azâbından korunma) elbisesi daha hayırlıdır. İşte bunlar Allah’ın âyetlerindendir; belki düşünüp öğüt alırlar. Ey Âdem oğullar, şeytan, ana ve babanızı, çirkin yerlerini onlara göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi, sizi de (şaşırtıp) bir belâya düşürmesin! Çünkü o ve kabîlesi, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Biz şeytanları inanmayanların dostları yaptık” (el-A’raf, /26-27)
Giyinmenin aynı zamanda bir süs olduğu ve Allah’ın helâl kıldığı süsleri kimsenin haram kılamayacağı şu âyetlerle bildirilmiştir. “Ey Âdem oğulları her mescide girişinizde süslü elbiselerinizi giyiniz. Yeyin-için, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez! De ki: Allah’ın kulları için çıkardığı süs ve güzel rızıkları kim haram etti? De ki: O, dünya hayatında inananlarındır, kıyâmet gününde ise yalnız onlarındır. İşte biz, bilen bir topluluk için âyetleri böyle açıklıyoruz” (aynı sûre ayet: 31-32)
Fıtratın getirdiği farklı özelliklere göre erkek ve kadının giyimi de farklıdır. Erkeğin göbekle diz altı arasını, kadının ise el, yüz ve ayakları hariç bedeninin geri kalan kısmını bol ve şeffaf olmayan bir elbise ile örtmesi İslâm dinine göre farzdır.
İpek elbise giymek, altın takı takmak -yabancı erkeklere göstermemek- şartıyla kadınlara câizken, tabiî ipekten elbise giyinmek ve altın takı takmak -özel durumlar müstesna- erkeklere yasaklanmıştır.
Ayrıca, peygamber diliyle, “kılık ve edâsında erkeğe özenen kadınla, kadına özenen erkek, hilkati tağyir (yaratılışı değiştirme) suçu altındadır ve lânetlenmişlerdir ”
Giyinmenin sınırlarını şöyle çizebiliriz.
1- Elbise; kibir ve gurura yol açacak şekilde lüks olmamalı.
2- Halkın kınayacağı şekilde pejmürde olmamalı.
3- Dikkat çekici olmamalı.
4- Giyilen elbise bol ve uzun olmalı.
5- Şeffaf olmamalı.
6- Vücudumuza lastik eldiven gibi sımsıkı geçirilen ve altındaki şekli büsbütün açığa vuran giyim şekilleri örtü sırrına aykırı ve tahrik açısından çıplaklıktan da beter olduğu unutulmamalı...
7- Sâde ve temiz olmalı.
8- Giyilen elbisenin rengi ve şekli mevsimlere ve ülkelere göre değişiklik arz edeceği göz önünde bulundurulmalı...
Sıcak iklimlerde yaşayanlar genelde açık renkli, ince, pamuklu ve keten türü, soğuk iklimlerde yaşayanlar ise mümkün olduğu kadar koyu renkli, kalın ve yünlü elbiseler giyerler.
Asr-ı Saadette, Peygamber Efendimizin bazı renkleri (özellikle sarı ve kırmızıyı) yasakladığına dâir rivâyet edilen hadis-i şerifler incelediğinde, karşımıza hükmün“illet”i olarak gayrı Müslimlere benzememe fikrinin yattığını görüyoruz.
Usûlü fıkıhta şöyle bir kural vardır; “şartlar değişince, hükümler de değişir.” Bu gün için, sarı ve ya kırmızı renk elbise giymek, gayrı Müslim âlameti olmaktan çıkmıştır.
Prof. Dr. Vehbe Zuhaylî’nin yazmış olduğu, İslâm Fıkhı Ansiklopedisinin 4. ciltinin, 356. sayfasının son paragrafında, “Hanefilere göre erkeklerin kırmızı ve sarı elbise giymesi tenzihen (helâle yakın) mekruhtur, kadınlar için mekruh değildir, aynı şekilde kadınların diğer renkleri giymelerinde de bir mahzur yoktur” denilmektedir. O halde, helâle yakın mekruha, “haram” demenin ne derecede ilmî ve İslâmî olacağına siz karar veriniz...
Düne kadar “geceleyin tırnak kesmek câiz değildir” denirdi. O gün için bu söz doğru olabilirdi, amma bu gün için doğruluğunu yitirmiştir. Zira dün tırnak makası ve elektrik yoktu... Tırnak kesen, tırnağıyla birlikte parmağını da kesebilirdi, karanlık nedeniyle...
Yine, hacıların Mina’da geceleyin şeytan taşlamaları da mekruhtu, elektrik olmadığından, ama bu gün için her taraf pırıl pırıl aydınlandığından, izdihama yer vermemek için şeytanı gece taşlamak neredeyse eftal hâle gelmiştir... Bu misalleri daha da çoğaltabiliriz fakat bu kadarıyla yetinelim.
Müslüman olmayan milletlerin kılık ve kıyâfetini taklit, kavmî noktada mümkün olsa da, dini sembol belirleyici şekilde asla câiz değildir.
Hanifi KARA
http://hanifikara45.sitemynet.com
Hanifi KaraKayıt Tarihi : 21.7.2009 23:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bilgi ve edebi arttırıcı değerli yazınız için kutluyorum Üstadım, saygılar.
Toplumların birbirinden, yeme, içme, giyinme, yaşama dair örneklikler alması, itikadi boyuta taşınmadığı müddetçe normaldir.
Müslümanlıkta tesettür (örtünme) kavramı erkek ve kadın için, topluma çıkabilme kıyafetidir.
Ancak Müslümanların kültüründe, erkekler için tesettür önemli görünmese de, kadınlar için neredeyse inancın direği sayılmaktadır.
İtikadi, toplumsal, siyasi kavgalar kadın üzerinden yapılarak, erkeklerin kadını toplumdan dışlamasına varan yorumlarla sonuçlanmaktadır.
Müslüman erkekler ve kadınlar Allah katında eşittirler.
Hak ve sorumlulukları açısından özde hiç bir fark yoktur.
Ancak erkekler, kadınlar üzerinde egemenlik hakları olduğuna inanarak, arzu ve istekleriyle yeni kurallar oluştururlar.
Yarın ki hesapta, kadın kendi sorumluluklarıyla, erkek kendi sorumluluklarıyla hesap verecektir.
Ancak gördüğüm sanıyorum, erkekler bir de kadınlar üzerindeki egemenliklerinden dolayı ayrıca sorumlu tutulacaklardır.
TÜM YORUMLAR (2)