Nasıl Dayanabilirim Şiiri - Fatih Güler

Fatih Güler
1526

ŞİİR


8

TAKİPÇİ

Nasıl Dayanabilirim

Keşke o son ameliyatım olsaydı
Yatsaydım on yıl
Nasıl olsa hastane odası özeldi
Beni seven doktorum ülkücüydü
Üniversite hastanesi olduğundan
Sadece yemek parası yazılırdı
Televizyon, internet bilgisayarı, klima
Yemekler şahane, hemşireler güzel
Hizmet süper olurdu
Ailemde refakatçı kalırdı
Arada ziyaretçilerde gelirdi nasıl olsa
Biraz of çeksem
Hemşire ziyaretçiyi hemen dışarı çıkarır
Ateşim yükselse doktor başıma koşardı
Canım ailem elimi bırakmazdı
Doktorlara, hemşireye, yanımdan ayrılmayan aileme
Özelliklede genç güzel hemşireyle doktorlara
Bolca şiir yazardım
Bazılarına da belki aşık olurdum
Anam, babam, kardeşim
Sırayla refakatçı kalırlardı
Zaten bu üçü de
Yanımda refakatçı kalmaları için
Kesinlikle başkasını istemezlerdi
Ben doktorumla anlaşıp doktorum
Sadece benle aileme özel olarak
Aşçıya istediklerimi yaptırırdı
Yemekleri düzenli yediğim içinse
Herhalde serum derdi de olmazdı
Oda da sadece ben
Ailem, hemşire, laptop
Hemşire yanıma gelince
Arada laptoptan yazışırdık
Ne güzel bana
Can şenliği olurlardı
Hem hastaneden çıkınsa ne yapacağım
Zaten en son ameliyat olduğumda
Hastaneden çıkmak istemediydim
Ağlar mı insan hastaneden çıkacağından
Ama bunun için gizli ağladım
Hem hastaneden çıkmayı neden isterim
Sadece hastaneden çıkmayı
Ailem için istiyordum
Çünkü hastaneyle evin rahatlığı
Asla aynı değil
Hastane beyin ile bedeni yoruyor
Evet o son ameliyatım olsaydı
Keşke hastaneden ruh tabutumla çıksaydım

Keşke çok ağır suç işleyip
Ömrümce tek hücrede yapayalnız kalsaydım
Arkadaşım fare, dostum toz duman
Hobim korku gürültüsü
Fobim gardiyanın ayak sesi olsaydı
Böylelikle öteki dünyama da
Bu şekilde kolay alışmış olurdum
Zaten gözlerim de
Güneşi hiç sevmiyor artık
Güneşin beni sevmediği gibi
Öyle ya niye
Yüzüme doğmayan, gözümü sevmeyen
Güneşle inatlaşacağım ki
Yirmi dört saat
Evde ne halt ettiysem
Nezarethane de de
Aynı haltı ederdim
Mesela gerekli gereksiz hayal kurardım
Milletin okumadığı veya okuyup anlayamadığı
Anlayıp ta işine gelmediği
Kafamdan şiir ile yazı yazardım
Uyuyup uyanıp gardiyanın getirdiğini yerdim
Yada yemeğe çalışırdım, veyahut yiyemezdim
Anamın gardiyana yalvarıp gönderdiği yiyecekleri
Yerdim, yemeye çalışırdım, yada yiyemezdim
Anam, babam, kardeşim, sevdamı düşünüp
En başta canım anamı düşünüp
Özgürce, hıçkırarak, bağırarak, inleyerek
Üç duvarı vurup onunla dertleşerek
Dakikalarca, saatlerce gözümü kanatarak ağlardım
Kara sevdamla ablam, seven tanıdıklar
Beni unutup unutmazlar mı bilmiyorum
Ama anam, babam, kardeşim
Bendenizi sonsuza dek unutamayacaklarından eminim
Artık terkedilmiş tekerlekli sandalyelerim
Yurdu özgürce dolaşırdı
Onlar, bunlar, şunlar
O, bu, şu
Niye Gelmiyor, gelmiyorlar, gelemiyor, gelemiyorlar
Diye içimden sapma sapan düşünerek
Gayri merak etmezdim gereksiz mahlukları
Sevmediğimi göz görmez, kulak duymazdı
Milletle, devletle uğraşıp
Onlara laf yazmak zorunda kalmazdım
Gardiyanın arada kafasına
Dört koldan gelip
Keçileri dağdan inip beni döverse
Hiç eyvallahım olmazdı
Yara fazla dokunmazdı
Zaten hayat her gün dövüyordu
Bana tek dokunacak duygu ise
Belki de sonsuza kadar ulaşamayacağım
Bazlama yanaklı anam
Pamuk sakallı babam
Çörek yüzlü kardeşim
Hasretinden eridiğim kara sevdamdır
Özellikle de bazlama yanaklı anam
Keşke hakim bey
Kalemi kırıp kellemi de alsaydı
Ömrüm alınıp çalındığı gibi
Allah adaletine boynum kıldan incedir
Bu dünyanın adaletine zehrim içimdedir

Keşke gurbet yoluna düşseydim
Kara sevdama kavuşup
Ablamın elini öpseydim
Daha sonra elin toprağını öpüp
Durum bu şunlardan ibaret diyerek
Kanlı gözyaşlarımla vatanımı şikayet etseydim
Sonrada fatihinizin dünyasını zindan eden
Her türlü insanıyla seneyi barındıran
Hürriyetini, ahlakını, adaletini, insanlığını, tarafını
Kağıt parçasının şerefsizliğinde
Kendini pazarlayanın arasında
Neden hala orada duruyorsunuz diye
Ana, baba, kardeşimi yanıma çağırsaydım
Gelir mi ailem
Evlenmiş mi sevdam
Ablamın düzeni nasıl bilemem ama
Yaşadıklarımı veya yaşayamadıklarımı
Çok iyi bilirim
Ailem çektiklerimi görüp
İçimde nasıl bir
Fırtına koptuğunu bilmez
Başkası da sakat değilse
Ona acıyıp nasihat vermekten başka
Sakatın hiçbir bokunu bilmek istemez
Evet keşke bir karış toprağımı
Yanık bağrıma basarak
Dağ arkasında kaybolsaydım

Keşke kara toprakta hemen yatabilsem
Artık dayanamaz oluyorum bu dünyaya
Kendimin canı cehennemin dibine de
Bazen melek aileme şeytanca davranılanlara
Yahu nasıl dayanabilirim ki yaşadıklarıma
Demeden edemiyor insan
Gönül ricasıyla bebeğini veren anne
Aradan lanet olası yıllar geçiyor
Emanetimi almaya geliyorum diyebilen birisi
Yahu nasıl dayanabilirim ki yaşadıklarıma
Engellileri her türlü kullanıp
Kullanmaya çalışan her türlü insan
Yahu nasıl dayanabilirim ki yaşadıklarıma
Allah vermiyor diye
Başkasından can kopartıyor
Sanki esirgeme yurdunda yavru kalmadı
Yetiş hoca yetiş
Buldunuz herkesi kendisi gibi sananı
Yahu nasıl dayanabilirim ki yaşadıklarıma
Parayı bulunca herkes esnaf olur
Amma velakin arkadaşın esnafı olmaz
Beşikten mezara kadar
Hayatı kuralına göre oynamak zorundasın
Eğer oynamazsan yanında arkadaşta kalmaz
Yahu nasıl dayanabilirim ki yaşadıklarıma
Eğer ki seni
Gerçekten seven biri varsa
Ne olursa olsun terk etmez
Terk ederse sen bil ki
Onun her türlü sevgisi sahteymiş
Yahu nasıl dayanabilirim ki yaşadıklarıma
Yükselince herkes pesinde
Düşünse pardon kimsin
Yahu nasıl dayanabilirim ki yaşadıklarıma
Evet kaçıyorum insandan
Beniyle bizi bu hale getirenden
Niye kaçmayım ki
Yahu nasıl dayanabilirim ki yaşadıklarıma
Kırk yıla on roman
Son on beş seneye ise
Tarih kitaplarında bulamayacağınız esrarengiz film
Önümüzdeki senaryoyu okumadan paramparça edip
Bir daha rol almak istemem
Yahu nasıl dayanabilirim ki yaşadıklarıma
Önden sırıtıp arkadan vuran
Masum gözüküp iftira atan
Aldığı maaşının hakkını vermeyip
İnsanların zamanını, canını, kanını, malını
Geleceğini hiçe sayan
Karaktersiz, şerefsiz, yavşak, dolandırıcı, yalancı
Aptal, yalaka, dengesiz, kıskanç, nankör
Kumarbaz, vefasız, pezevenk, orospu
İçinde bin türlü tilkiyle gezen
Kendisine yapılmasını istemeyeni başkasına yapan
Bir düşünüp bin konuşan
Gereksiz bahaneyle selamını esirgeyen
İnsanı hayvanla aynı kafeste tutup
Ama sakatı insandan bile saymayan
Siyasetle yatıp futbolla kalkan
Yumurta kırmayı, donunu çekmeyi beceremeyen
Herhangi bir yerini
Göstermeyi marifet sayan
İşine geldiği gibi yaşayan
Dili zehirli yılandan farksız olan
Huyunu tilki kuyruğuna kaptıran
Bir öyle, bir böyle olan
İnsanlarla aynı dünyada yaşamaktan bile
Bedenim, ruhum, duygum, yüreğim
O kadar fazla
Kırgın, bıktın, bittin, yorgun ki
Keşke hemen uyuyup
Cenneti, cehennemi, düşlediğim özel hayatı
Bambaşka dünya hayatını bile görmeden
Kıyametin kapısı önünde gözlerimi açabilsem.

Fatih Güler
Kayıt Tarihi : 23.2.2019 14:45:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Fatih Güler