Nasıl aldattım seni

Okyanuslarda dahi seviştiğim aşkım.
İskorpit iğnesinin acısıyla,
Parmağını parçalayan balıkçının ızdırabı gibi,
Büyük Aşkın yarası,
Yüreğimde şarıl, şarıl kanarken,
Çivi çiviyi söker dercesine,
Nasılda aldattım seni.
16 yıllık aşkın derinliğini hesap etmeden,
Kılcal damarlarıma kadar işlemiş olan seni,
Nasılda bıçak gibi kesip attım.
Nereden bilirdim bu ayrılığın,
Bu kadar zor olduğunu.
Dün gece,
Yine gözüm yaşlı maziye dalmışım,
Gerçi ne zaman çıktıysam maziden.
Hani şu 15-16 yaşları,
Ne güzel kaçamak buluşurduk seninle,
Hocalar görecek diye ödüm kopardı.
Okulun arkasındaki ağacın altı,
Karşı sokaktaki çay salonu,
Boğazda mum ışığında yemek yemek gibiydi.
Her buluşmamızda birbirimize daha da sıkı sarılırdık.
Düşünsene tam 16 yıl,
Kenetlenmiş tek bir beden gibi olmuştuk,
Taki o çıkana kadar karşıma.
Saçlarındaki ahenk, yüzündeki masumiyet,
Nereden bilirdim,
Bu aşkın acısına dayanamayıp,
Seni koyacağımı ortaya,
Onun hasretine değil,
Senin hasretine kadeh kaldıracağımı.
Nereden bilirdim,
Onu bu kadar seveceğimi.
Gözlerinin içine baktığımda,
Bütün vücudumun titreyeceğini.
Bir damlanın,
Azgın dalgalarıyla beni yutan,
Bir okyanusa dönüşeceğini.
Nereden bilirdim,
Bulutların dahi gökyüzüne
Kaptan sana aşık diye yazsa,
Gözünü alan ışıktan dolayı göremeyip,
Kendini karanlık odalara kilitleyeceğini.
Ama sor,
O mavimsi saçlarını her görüşümde,
Koklamak, ta ciğerlerimde hissetmek istedim,
Senin için hep,
Ayrı yaşamak zorunda olduğum aşkım dedim.
15 Kasım 2002
Kapt. Murat YILDIZ