Nasihatname Şiiri - Erdem Gümüş 2

Erdem Gümüş 2
591

ŞİİR


24

TAKİPÇİ

Nasihatname

NASİHATNAME

Eyy Oğul!
Senin atan,
Tanrı dağlarının seher şafağında,
Tan yerinin “hira” ağarımı doğdu....

İlk ağlamaları,
Bilge Hatun'un; körpe bacaklarından tutup,
Bir şaplakla silkelediği,
Kara kıl çadırlarını; “asena ulumalarının” deldiği andı.

İlk emziği kudret memesi,
İlk ninnisi kıratın kişnemesini kesen mübarek salâlardı.

Kıpçak kurt kulaklarına...
Ezanla,
Tekbirle fısıldandı adı.Edebali dilinden....
“Oğuz ” olsun, “Oğuz” olsun, “Oğuz” olsun....

“İyi ki doğdun Oğuz...”
Oğuz, Dede Korkut masallarıyla büyüdü,
Şeyh Edebali nasihatlarıyla yürüdü...

Kısrak doru taylar yoldaşı,
Çatal dilli “Zülfükâr” çelik -çomak arkadaşı,
Cirit en sevdiği uğraşıydı....

Saymadım kaç nesil geçti aradan....
Oymak oymak çoğaldı,
Beylik beylik yumaklandı.

Gün bugüne geldi dayandı...


Eyy Oğul,
Gördüm ki;
Terlemiş bıyıkların... sanki kımıza batar olmuş,
Serpilmiş boyun,
Deli/kanlı/sın.

Lakin;
Biraz da değişmiş huyun....

Anan utanmış babana söylemeye...
Kilitllemiş
Bıçak kesmez ağzını...

Yarenlerin der ki;
Beyy... Bey!!!
“Ali Rıza'nın gönlünde bir kancık yatar”
Babası ingiliz...anası fransız...İrlandalı.....
Elizabet miş adı....

-Essah mı?


Tüff yüzüne...
Bu tükrük alnına bir mühür olsun..

O bir kiliseli,
Marshall sütlü biberonların beslediği,
Babası meçhul emperyalist baron çocuğu...

Dün çiçek sürmüş burma bıyıklarına...
Doğru mu?

Belli ki yarın saksı düşürecek başına..

“Kaleme kurşun sıkan emperyalizmin
namlusundan çiçek mi çıkar ey oğul?”

Unut oğul unut,
Artık o kağnılar Elif Elif deyi gıcırdamıyor..
Çanakkale'de Öküz öleli ortaklık bozuldu, bilmez misin?

Bugün kıratlar su içmez oldu Tuna'dan...
Yarın altılı ganyanda koşar...

Yapma oğul,
Kurbanın olam,
El tutmuş ele kına yaktırma ceddime...

Bak Zübeyde boynu bükük seni sayıklar
Papatya fallarında...
Seviyor,sevmiyor...seviyor, sevmiyor........

Gel etme oğul,
Yıkma töreni.
“Sana Zübeyde'yi alayım...
kırk gün kırk gece davul çalayım,
simsimden olsun halayın”

Bir torun ver bana,
Hilâl yüzlü,
Sarı saçlı,
Mavi gözlü.

Adını Kelamı Kadim'den
“ MUSTAFA” koyayım....
Kovalasın kargaları tarla tarla,
kıta kıta.....

Leyli mekteplerde okusun, Harbiyeli;
Yunus gibi yetişsin terbiyeli.

Belki bir isimde hocası koyar,
Mustafa'nın ardına Kemal'i....

Şimdi lakap geçerli oğul...
Kimbilir istikbali,

“ YURTTA SULH CİHANDA SULH”

“CUMHURİYET”
deyiverince Mustafa Kemal....
Ulus soyadını ATATÜRK koyar...

Ve;
Su yolunu,nasihat yerini bulur....
Ali Rıza damat; Zübeyde gelin olur....

İşte Selanik hamile...

Yıl 1981
Nasihat gerçek oldu....
Bir cihan güneşi,
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK doğdu.

Yedi düveli yedi tepede yendi
“YAŞASIN CUHURİYET” dendi;

Ve,
Elliyedi yıl sonra;
Selanikten doğan güneş,
Dolmabahçede battı.
Giderken de sana bir “NUTUK” bıraktı.

Unutma oğul,
Dünya ne kadar dönerse dönsün,
Benim memleketimin güneşi hep Selanik'ten doğar...
tüm evreni dolanır ve
Dolmabahçe' de batar....

Eyyy Türk Gençliği!
“Şimdi sana soruyorum sana”
Nereye koşuyorsun?

Elizabetin torunu aklını mı çeldi?
Küpelerin dökülüyor topla..

Bıçak kemiğe dayandı,
iliğine ha oturdu ha oturacak...
Hadi yatagından hopla.

Söyle!!!
Bu gidişin sonu ne olacak.?
Yüzüne tükürecek dudak da kalmadı ısırmaktan
Çok mu tatlı geldi Elizabetten salıncak

Uyan, uyan artık uyan...
Ülken battı batacak!

Kul Figani derki; bulanmadan durulmayacak,
Sanki “O” güneş SAMSUN'dan yeniden doğacak.

Ve,
Ve tüm dünya bilsin ki;
Ay yıldızlı Albayrak,
Kainatta ebedi dalgalanacak.

Kul Figani
İzmit

Erdem Gümüş 2
Kayıt Tarihi : 15.1.2018 23:43:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Erdem Gümüş 2