Olura olmaza bozma sükutu
Bedelli bedelsiz, ucuza gider
Açıldımı bir kez, o altın kutu
Son kalan metelik, hacize gider...
Ya içine sefer, ya da Mısır'a
Bulaşma cahille kavgaya hıra
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
NASİHAT
Ya deve ol yük götür ki,çöller sana vız gelsin
Ya kuş olup kanat aç ki,derya sana az gelsin
Deve kuşu gibi olma,iki ara bir derede
Arif ol ki anla sözü,sivrisinek saz gelsin
Sevgi gülü ol güzel kok,diken olma naz olma
Cömertlikte cömert ol ya,yolunacak kaz olma
İnsan gibi insan olmak sırlarını öğren de
Şaşıp düşüp gaf yapıp ta,düşmanına koz olma
Bir baltaya sap ol ama,kör baltaya takılma
Kör inatla kırılıp ta,odun olup yakılma
Piri için yorgan yakma,firenle sen öfkeni
Dostun doğru sözlerine,kulak as sen sıkılma
Kulağına küpe olsun,büyüklerin sözleri
Ferasetle fark edesin,gerçek sahte yüzleri
Hesaba çek sen kendini,arada bir sırada
Duruyor mu kaybettin mi,aslı fesli özleri
Söz gümüşse sukut altın,az konuş sen öz konuş
Haksızlığa dilsiz şeytan,olmayacak söz konuş
Lafı ölç biç iyi pişir,salıverme rasgele
Muhakeme çarklarından,geçir öğüt ez konuş.
Az yemekte sıhhat vardır,söz geçir sen nefsine
Kilolanıp hastalanıp,çekme pisi pisine
Genç kalasın dinç olasın,yük olma sen kendine
Düşünmezsen sen kendini,elin sanki nesine…
Uyanık ol çok uyuma,ömür çabuk geçiyor
Zaman denen ipsiz atın,gemi kaçmış kaçıyor
Uyku ölüm-ölüm uyku,abi kardeş gibiler
Genç ihtiyar demez kabir,hepten kucak açıyor…
Bülbül söyler sanki kendi,hiç nasihat alır mı
Bunca insan yiyen dünya,sanki ona kalır mı
Nice şanlı sultanların,mezarını kazda bak
Bu vefasız dünya rüya,kula hiç yar olur mu?
Şaireler sultanı kardeşim,senin kadar nasihatı beceremiyorsam da,ben de nasihat yazmıştım, yürüyen merdivende dönmeye başladığı zamandan beri sizi zevkle dinliyorum,şiirlerinizi antoloji den okuyorum tebrik eder,şiirlerinizin devamını bekler,hastanıza da geçmiş olsun diliyorum
Bayram Ali Bülbül
Dilinize ve yüreğinize sağlık.Dost nasihatine çok ihtiyacımız var.Kaleminiz daim olsun
nasihat uyulduğu zaman hakikat olur.. bende nasihatinize uyacağım.. şiir olarakmı? harikaydı..
Sevgili Sultan Yürük:
Bu şiir süperdi...
Tebrik eder başarınızın devamını dilerim.
Sevgi ve saygılarımla.
Her şey gönlünüzce olsun.
Bu şiir ile ilgili 4 tane yorum bulunmakta