NARTANEM
Sakın ha karanlığa kalma sen
sensiz geceleri istemem
veda etme şimdi git
sonunda gideceksen
Çukurovalıyık, nartanem
toprak kokar bir yanım
kundak, yerine belek,
yaparken anam
toprak kızdırıp sarardı kıçımıza
pamuk otu döğerken
yada pamuk toplarken
çukurova güneşinin altında
toz toprak la büyüdüm ben
Sakın ha karanlığa kalma sen
sensiz geceleri istemem
veda etme şimdi git
sonunda gideceksen
Doğum günüm olmaz benim
Kafa kâğıdındaki nüfus memerunun sallamasıdır
Bir pazar günü yağmur yağıyormuş
İkindi ezanı okunurken
kıçımı tokatlamış göbek ebem
ilk defa ağlamışım
Babam bahar da derdi, anam kışın ortası,
Yayla dönüşüydü Fadıma derdi anama
Komşumuz, Muhtar Memmedin karısı emine ebem.
Yanisi şu nartanem, yanisi şu ki,
Ne zaman doğmuşum bunu asla bilemem.
Sakın ha karanlığa kalma sen
sensiz geceleri istemem
veda etme şimdi git
sonunda gideceksen
Dört ağabeyim vardı, dört ablam.
benden yaşları büyük beş yeğen,
itilip kakılırdım hep, yanımda babam yokken
Portakal, zeytin, incir, badem,
Harnıp, dut, murt, dardağan,
patlıcan, dometes, biber, patates
soğan sarımsak, hıyar, maydonoz, ıspanak
marul, lahana, kavun karpuz, yer fıstığı,
küncü, bezelye vesaire, vesaire, vesaire,
daha neler, neler,
ek, otunu döğ, sula, kes biç, topla
bir yanda toros dağları, bir yanda çukurova
akdenize kadar uzanan.
bazan ırgat oldum elin tarlalarında
bazanda kendi bahçemizde
sıradan ağa, olduk be nartanem.
Sakın ha karanlığa kalma sen
sensiz geceleri istemem
veda etme şimdi git
sonunda gideceksen
Halamın oğlunun, oğlu kerim,
aynı yaştaydık, daha yakındı diğerlerinden
ne oyunlar oynadık
Bir gün köpekleri Salmaz
Isırdı, Emine ebemin tokatladığı yerden
'bir şey olmaz' diye kaldırdılar beni
şalvarımdan kocaman bir parça Salmaz'ın ağzında,
ilk defa utandım, büyüklerimden
'Erkekler ağlamaz' diyerek
herkes bana, kahkalarla gülerken
Sakın ha karanlığa kalma sen
sensiz geceleri istemem
veda etme şimdi git
sonunda gideceksen
Toprağı iyi bilirik nartanem
Kışın esen kuru ayazın
Jilet gibi, nefesimizi kesişini iyi bilirik,
Kardan adam bilmezik,
kar toroslara yağar, ayazı bize gelir.
Yazın sıcağını, güneş de ırgatlığı da bilirik
Yaylalarda pınar başlarında yaylamayı da
Bazan Kozan oğlu oluruk, kafa tutarız padişaha
Dadaloğlu oluruk,
'Ferman padişahın dağlar bizimdir' derik
Karacoğlan oluruk, türküler yakarık
Gördüğümüz her güzele
Adanalıyık. nartanem
Kozanlıyık. nartanem, çukurovalıyık
bizim bağrımız yanık.
Sakın ha karanlığa kalma sen
sensiz geceleri istemem
veda etme şimdi git
sonunda gideceksen
Yılgın Yağmur! sana yalan söylemeyeceğim
dediyse, asla yalan söylemez
Feriştahından korkmayız alemin
çekinmeyiz felekten
Mukedderatımızsa, terk edilmek
Amenna derik, boyun bükerik
Zorla güzellik olmaz iyi bilirik
Mutluluklar dilerik.
zorla güzellik olmaz,
gideceksen hadi git
Korkma! Adana'lı
Sen gittin diye,
Kahrından, asla, solmaz nartanem.
Adana, 08.09.07 Yılgın Yağmur
Nebi ÜnlerKayıt Tarihi : 8.9.2007 22:01:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
gideceksen hadi git Korkma Adana'lı solmaz nartanem. Adana, 08.09.07 Yılgın Yağmur
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!