Ciğeri patlarcasına kır bir at, koşuyor heybesinde müjdelerle
Sehere uzanan yetim çığlıkları gibi; bir kervan, yol almış geceden
Sanki yırtarcasına iman tahtamı kirli pejmürdelerle
Düşlerime uyanan heyulalar birikmiş, taşıyor penceremden
Ceylan bakışı gibi ürkek mahcubiyetim ruhumun afakında
Kim bilir, sanki, muhakkak, affedecektir pişmanlığımı da var eden
Gayrı sabırla bir bekleyiş gazeli başlar, bu geceden yeni gün şafağında
Tükenmek nedir bilmeyen esefim, döküledursun gözümdeki hareden.
Kanaat vadisinde aç kurt gibi pineklemekte benliğim
Eyvâhlar atılıyor boynuma kement gibi, neden?!
Tuzakların en sâfalısıdır bu, ki hikmetine erdiğim
Ruhum feryatla haykırıyor, bir “Sen” var bilsem!, ezelden ve ebeden.!
Boyacı çırağı gibi karalara boyamışken ben, nûra koydu tânımı
Denk düştü yolum hâneye, kervansız bir bedeviyken
Sahipkıran buldum ânda, Nakşı süsledi cânımı
Susuzlar çöllerinin garip, ruhsuz bir bedeniyken
Kimdendir bu yüreğimi kabzeden; görünmez, yanmaz ateş
Ah! nehir esintileriyle gelip bir kez olsa gönlüme değsen
İçimde kimsesiz kalabalıklar yığını; nihayetsiz keşmekeş
Nâr-ı Nakş’a pervaneyim, medet ey yarenler yâri, ey Sen!
Kayıt Tarihi : 29.9.2024 20:40:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!