Nâr-ı Nakş Şiiri - İbrahim Samet

İbrahim Samet
5

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Nâr-ı Nakş

Ciğeri patlarcasına kır bir at, koşuyor heybesinde müjdelerle
Sehere uzanan yetim çığlıkları gibi; bir kervan, yol almış geceden
Sanki yırtarcasına iman tahtamı kirli pejmürdelerle
Düşlerime uyanan heyulalar birikmiş, taşıyor penceremden

Ceylan bakışı gibi ürkek mahcubiyetim ruhumun afakında
Kim bilir, sanki, muhakkak, affedecektir pişmanlığımı da var eden
Gayrı sabırla bir bekleyiş gazeli başlar, bu geceden yeni gün şafağında
Tükenmek nedir bilmeyen esefim, döküledursun gözümdeki hareden.

Kanaat vadisinde aç kurt gibi pineklemekte benliğim
Eyvâhlar atılıyor boynuma kement gibi, neden?!
Tuzakların en sâfalısıdır bu, ki hikmetine erdiğim
Ruhum feryatla haykırıyor, bir “Sen” var bilsem!, ezelden ve ebeden.!

Boyacı çırağı gibi karalara boyamışken ben, nûra koydu tânımı
Denk düştü yolum hâneye, kervansız bir bedeviyken
Sahipkıran buldum ânda, Nakşı süsledi cânımı
Susuzlar çöllerinin garip, ruhsuz bir bedeniyken

Kimdendir bu yüreğimi kabzeden; görünmez, yanmaz ateş
Ah! nehir esintileriyle gelip bir kez olsa gönlüme değsen
İçimde kimsesiz kalabalıklar yığını; nihayetsiz keşmekeş
Nâr-ı Nakş’a pervaneyim, medet ey yarenler yâri, ey Sen!

İbrahim Samet
Kayıt Tarihi : 29.9.2024 20:40:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!