Verdim sadakamı kör bir dilenciye,
Gözü görmedi ne elimi ne cömertliğimi.
Nankörlüğün zehrinden kurtardım kendimi böylece,
Menfaati bitenin selamı da kesildi.
O ruh, bencil bir iblis gibiydi,
Fiyatı olan ama değeri hiç bilmeyen,
Zayıfların İşiymiş bu nankörlük,
Barınamazmış kudretli bir yürekte.
Edepsiz, vefasız kalplerden sonra,
Hiçe saydım onları gönlümün terazisinde.
Yağda kızartsan, bala batırsan nafile,
O nankörler, kavrulsunlar kendi yağlarında,
Yaratılış güzel, ruh çirkindir,,
Nankörlük, huy değil kirli bir tercihtir.
Onlar ki düne bakmaz, bugüne akarlar,
Çünkü menfaatleri bugünün rüzgarında saklıdır.
Sizden iyilik umar, sizi hiçe sayarlar,
Size el uzatanı unutur, kediyi bile utandırırlar.
Rızai Hakk icinyapsanda, yapmayı bırakana kadar anlamazlar,
Yükleme hayallerini bir insanın omuzlarına,
Çekip gittiğinde o, kalırsın altında.
Bilirim, iyilik bilmez yine de iyilik yaparım,
Çünkü mahşerde ağır basar o iyilik.
Kime ok atmayı öğrettimse, beni nişan aldı,
İnsan ki, büyük yaralar alanların dediği gibi,
Ahmak değil ama nankördür.
Bilmez, üzerindeki koşumların değerini,
Oysa en büyük kusurdur o, kalbi kanatır,
Hele ki nankörlük, yardım ettiğin kalpteyse,
O kanayan kabuk tutmaz yaradır, yorar yıpratır..
Kayıt Tarihi : 3.8.2025 11:16:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!