Namus Şimdi Yaman Bir Talanda

Resul Üstün
'Sıkılmış Yumruklarla El Sıkışamazsınız.'
65

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Namus Şimdi Yaman Bir Talanda

İnce vücut hatlarını çiziyorum tarihi kadim şehrimin
Kara yazgılı taşlarına cansız bedenleri de ekleyerek.
Avrupai bir düş yaratıyorum sefil merakımdan.
İçinde son kez yıkanılan cenabet su yüzeyine
Rastgele darbeler indiriyorum rakkase kalemimle.
Baş kaldıran barış aktivistlerini de unutmayarak...

Şehrimi resmediyorum çimler üzerine öksüz bir gecede
Sur diplerinin ışıksızlığına kırık bir ayna tutarak.
On beşlik çocuk 'orospular' beliriyor peş peşe.
Saldırıya uğramış karıncalar misali panikteler.
Bahar kokuyor, sevda kokuyor Karacadağ Basması al fistanları.
Façası bozulmuş al yanaklarına öpücükler konduruyorum gizliden
İnsan kılıklı, vampir gülüşlü yarasaların aç bakışları arasında.

Aşk tanrıçalarının kahkahaları yankılanıyor bin yılların gerisinden.
Ter yerine iki damla kan sızıyor kasıklarımdan aşağıya doğru.
Tarihi bir tiksinti mide bulandırıyor, arımdan utanıyorum.
Namus şimdi ekmek kırıntıları arasında yaman bir talanda.
Kan kusuyorum kadim şehrimin utangaç bâkir surlarına.

RESUL ÜSTÜN

Resul Üstün
Kayıt Tarihi : 14.7.2009 14:41:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


İnsan olarak geçinen kara yüreklilerin, kara beyinlerin tüm karanlıklarına inat, yürekleri aydınlatan aydınlık bir gecede ay ışığı tanıklığında Diyarbakır'ın tarihi surlarının dibine yansıyan tiksindirici görüntülerin tarafımdan şiir dizeleri şeklinde kaleme alınışının öyküsüdür.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Şuayip Atay
    Şuayip Atay

    Evet Babam hep Diyarbekir derdi,sende de Amed.Öyle çıplak anlatmışınki.Bırak istanbulu Dünyanın her hangi bir şehri Hayat her yerde aynı,Bakan gören göze nedeyim.Tebrikler DOST.

    Cevap Yaz
  • Şefik Köroğlu
    Şefik Köroğlu

    ŞİİRSEL TİKSİNTİ
    **********************
    Olmaz mı ? Neden ?
    İlla düz yazıyla insan içinin almadıkları anlatılmalı
    diye bir kaide mi var ?

    Altı mısradan oluışan birinci bölümde şehirin
    yüzeysel görünümüne kalem çalıyor şair. Yani
    coğrafi bir anlatımdan söz etmiyoruz. Şehire
    sahip çıkanların yüzeysel oluşu anlatılmaktadır.
    Ne kadar resmedebiliyorsa o kadar resmediyor
    ikinci bölümde şehiri. Anlatılanlar tüyler ürpertici.
    Yaşananlar tarihin ta gerilerini anımsatıyor şaire.
    Onun için *İnsan Kılıklı-Vampir Gülüşlü* diyerek
    bağlantı girişi düşüyor ikinci bölümün son
    mısrasında. Burada ikinci bölümü üçüncü bölüm
    ile birleştirici tarihin anlamsız yanlarına göndermede bulunuyor şair. Çünkü * öpücükler
    konduruyorum* dediği ikinci bölümde namus olarak
    algılandığını ifade ediyor üçüncü bölümün ikinci
    mısrasında. Oysa namus öpmek-öpücük olarak
    bilinen toplumlarda-asıl namusun açlık-sefalet
    oluşu gözardı edildiği gibi sanki tarihin bir sunusu
    gibi gösterilmekte yapılan soygu-vurgun-Talan.
    Bundan dolayı da şair en uygun bir mısra ile
    *Kan kusuyorum kadim şehrimin utangaç ba'kir
    surlarına* diyerek şiiri anlamlı bir şekilde bağlıyor.

    Şair Resul ÜSTÜN ağır çekimi akıcılığa uyarlayan
    bir uslüp sergiliyerek şiiri yaşayan bir canlıya
    dönüştürme ustalığı göstermiştir. Güzeldi.

    Şefik KÖROĞLU

    Cevap Yaz
  • Recep Uslu
    Recep Uslu

    Umarım mesajın alınır usta ozan...vatandaşına bakamayan yöneticilere gitsin bütün günahlar.Bizler yazalım üzüntüyle...üzüldüğümüz için ilhamda bizden uzaklaşsın. Selam ve sevgilerimle.
    Recep Uslu

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (3)

Resul Üstün