Ben hür iken, tutsak ettin, mahvettin.
Gönlüm aşkın dolu, hiç yakılır mı?
Roma yakan zalim Neron mu ceddin?
Gönlüm aşkın dolu, hiç yakılır mı?
Gözlerime bakman iç kanaması,
Yok mu Allâh korkusu hiç titremiyor mu için?
Böyle âzâp çektirirsin, bu eziyyetler niçin?
Eyle insâf, kâfi artık, etme zâlimlik bana!
Öldüreceksin vefâsız böyle niyyetler niçin?
Geldim Allâh korkusuyla, dert için bu âleme,
Neyleyeyim şu sazını sözünü,
Gidiyorsun kurnazlıklar peşinde,
Yazıklar ki ezmektesin özünü,
Üzgünüz: Ben, çocukların,eşin de.
Marifetli becerikli ustasın,
Sarı kız içimi gıdıklıyorsun,
Yazık ki arada uzun yıllar var.
Gözünün korunu içime korsun,
Bakmaya korkarım sana canavar.
Bu çağda doğacak sen güzel varken,
Büyülendiğim için, sana sanki tapmıştım,
Robot etmiştin beni etkinliğin devrinde,
Aklım bile şaşmıştı, seni sanem yapmıştım,
Kurtuldum, artık gönlüm değil senin emrinde.
Diye yazıyorsam da, daha düşlerimdesin,
Madem ki değişken sevgiydi öyle,
Neden bana verdin ey güzel söyle!
Gönlümü dağladın, aklımı çaldın,
Çekip gideceksin kolay mı böyle?
Candan seviyorum aşığım sana
ESİN, İLHAM PERİSİ
O mu uyuttu beni, ben mi uyuttum bilmem,
Otuz yıllık aradan sonra uyandı perim,
Ben mi küsmüştüm ona, o mu bana bilemem,
Darılmıştık, sayende barıştık biraderim.
Pir hazreti İbrahim doksanında ihtiyar,
Allah’ına yakarır, çocuğu olsun ister.
İster ama ne var ki, kurban diye nezreder,
Tanrım verir Hacer’den İsmail’le beraber
İshâk'ı da, seksenlik pir Sârâ’dan lütfeder.
Gelmeyi bu dünyâya ben değildim dileyen,
Seçmek hakkım da değil soyum Keskinbora'yı,
Geçenlerde göçmeyi istedim de âsiyen,
Gitmek de elde değil bekliyorum kurayı.
Zirâ getiren o Güç, götürecek olan da,
Göz nûrunu sormakta bu can rûhuna: Nerde?
Rûh der ki: Letâfetle açan her nilüferde.
Çoktur da özellik ve güzellik Nilüfer’de
Evvel iki kıymetli mücevher Nil_ü fer de.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!