Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi mezunu. Başkent Haberler Ajansı'nda yazı işleri müdürlüğü, Hürriyet Ankara Bölge Gazetesinde 1991-93 yılları arasında editörlük yaptı. Özel Bir televizyon kanalının Ankara haber merkezinde görev aldı. TRT Türkiye'nin Sesi Programı için Kültür-Sanat yayınları hazırlayıp sundu. Sarı basın kartı sahibi.1996 yılından itibaren Başbakanlık Basın Müşaviri olarak görev yapıyor.
Çeşitli gazete ve dergilerde eleştiri ve denemeleri yayınlanan yazar, İyi şairlerin de iyi ressamlar gibi yaşarken yeterince anlaşılamayacağına inandığından, şiirlerini kitaplaştırmayı düşünmüyor. Şiirlerinin eğer yeterince iyilerse ölümünden sonra basılması gerektiğini savunuyor. Ve ilâve ediyor, 'pekçok gerçek şair hayattayken kendi şiir kitabını eline alacak kadar şanslı olmamıştır. Bu şiirin ve şiirle uğraşan kişinin lâneti gibidir. Ben de şiirlerimi kitaplaştırmayı reddediyorum çünkü şiirin fermantasyonu uzun zaman alır. Şiirin, okuyucuya aromasını ve mayhoş tadını sunabilmesi için yeterli gelecek zaman, çoğunlukla sıradan bir insan ömründen uzundur. Üstelik şairler genç ölür ve şairin ömrü şiirin ömründen daha kısadır...'
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!