Burcum başak ağustos ta doğmuşum
Ruzgarda savrulsada,
Dolu başak meyvasını vermeliydi vermişti..
Sonra; ekimde doğmuşlardı.
Nede çok sevinmiştim.
Ne tesadüf her ikiside denge burçtan
Bir atolye kurmuştum kendi dünyamda
Duygu düşüncemle yoğurmalıydım
Nakış,nakış işleyecektim sadece zeka ile,
Başladım bir iki habire işliyordum,
Sonu gelmeyen bir kabulenişle.
Yılar birbirini kovalarken.
İki insan hazırladım hayata
Herkesten farklı ve daha güzel
Gerçek İnsan olmalıydılar.
İşledikçe umutlandım, mutlandım.
Yıllar geçiyordu apansız.
Ben ise yorgun kolaymı kırk yıl.
Ve sanırken herşey yolun da
Baktım yapmışım bir yerde hata
Çok uğraştım bulamadım yanlışı
Tekrar da sökemedim işlediğim nakışı.
Zaten boşa çekmiştim emek.
Dur durak bilmiyor geçmişti zaman
Ben habire sorgularken yorgun beynimi..
Hayatın yanlışını bulayım derken
Çoktan ezilmeye mahkum olmuştu bu can,
Bu kaçıncı kara kıştı, acı zemheri
Bu kaçıncı yapraktı yere dökülen.
Çiğneniyordum gerçekten.
Bilemedim Sonu gelemeyen bir nakıştı
Sil baştan olmuyor insan.
Kırılan umutlarım, yerle yeksan olmuştu
Yeter hayat oynama benimle boşa
Üzüyor beni pişmanlıkla acı
Daha öte tarafta çekeceğim günahım var
Akıtma göz yaşımı Tanrım!
Ya bırak gideyim sonsuzluğuma,
Ya da çekemiyorum bu kadar kahır.
Kayıt Tarihi : 31.7.2014 00:07:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!