Her şarkının döndüğü gibi ilk nakaratına,
Döneceğiz biz de o eşsiz tınıya.
Segâh düşecek belki,
Belki hüzün makamı payımıza…
Ufuktan seyrederken güneşin,
Kızıl saçları dökülecek omzumuza.
Bir akşamüstü uçacak ağzında zeytin dalıyla,
Bembeyaz ama kir tutmamış haliyle güvercinler…
Biri en dar boşluklarından geçerek zindanlar ülkesinin,
Birkaç parça ekmek yemek için,
Konacak son uykumuzda başlarımıza.
Bir anlık sayha: Vardım, yokuma dönecek.
Sonra başımızdan güvercin gidip
Ölüm meleği gelecek.
İşte diyeceğiz, işte!
O upuzun görünen kısa şarkının nakaratı!
Ey her şarkıda beklenen,
Hep bir ağızdan zevkle söylenen tını!
Ey bebekliğimin ninnisi,
Gençliğimin baharındaki aşk şarkısı!
İhtiyarlığımın uzun havası!
Ey hiçbir çağda değişmeyen ezgi!
Mukaddes notalarının ‘’es’’ yerindeyim.
Kuş uçumu ömrümün son demindeyim.
Ne bir mevkim kaldı ne mülküm, servetim…
Kalan bir bez oldu beyaz, beş metre:
Kefenim ...
Kayıt Tarihi : 12.8.2023 13:03:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Nakarat, şarkıların tekrar edilen bölümüdür. Hayat şarkısının tekrarı, Rabbe kavuşmaktır. Ölüm bir şarkıyı, daha güzel sözlere bağlayan bir nakarattır.
Şiirinizi
beğeni ile okudum
TÜM YORUMLAR (1)