Bu sabah durmadan uçan iki kuşun kanadıyla başladı
Kalktım ve baktım
Zamanı arkasına bakmadan koşarken yakaladım
Yaşlı bir kuş penceremin önüne tünemiş bana bakıyor
Benim mi bu pencere?
Bu ev?
Bu yatak?
Bu çatlamış kocaman eller benim mi?
Gözbebeklerimin içinde bana bakan suret
Heyulanın coşkusuyla gözlerimi açtığım bu sabah
Ve alnımın çukurlarını dolduran sıcaklık
Dün gece bir çiçeğin cesedini çiğnedim
Leşini yedim güzel kokulu bir çileğin
Naim Bey kendimden korkuyorum.
Bu sabah ruhumu ıslanmış gördüm
Durmadan varlığıma baskı yapan ıslak bir ruh
Evet, hatırladım
O dağ kasabasının bana bakan yamacında şöyle yazıyordu
Islak bir ruh kuru bir bedeni üşütmez
Acaba bu yazıyı kaç kişi görmüştür ya da kaç kişi fark etmiştir o yamacın terkedilen bir sokağa benzediğini
Naim Bey
Sabahın ağrıyan tarafındayım
Üstelik ruhumu kurutacağım sokak çok ıssız
(Saat 05.12)
Evcil köpekler yol kenarındaki çiçeklerin üstüne işemek için adak adadı bile
Bedenimi taşıyan yorgun ruhum
Kaybolmayan sabahlarım
Taş döşeli benliğim
Ve menfezlerini döven erotik sancılar
Yani her türlü sancının güzel hali
Issız bir sokaktayım Naim Bey
Üzerimde karıncalar tepişiyor
Siz kalbi kırık bir karıncanın güzelliğini kendinize hiç benzettiniz mi?
Sabahtaki incelik ve bendeki kabalık
Olsa olsa bir sokağın yıkılan duvarına yama oluruz
Nedense bu sabah bir ıssızlık dolduruyor kulaklarımın boşluğunu
Ama en çok yüreğimi
En çok sabaha açılan girdaplarımı
Bizim mahallenin bilge köpeğini ezmişler bu sabah
Baktım ve gördüm
Kendimi, zamanı kovalarken yakaladım
Romantik olmayan bir yağmur yağıyordu gök gürültüsünü içinde barındıran
Yağmurun çamura buladığı yollar
Su birikintilerinin içerisinde suretimi taklit eden karıncalar
Ve dedemin yok olmaya yakın mezarı
Duraksadım ve hatırladım
Çocukluğumu dedemin bastonuyla döverdim
Bu sabah dövülmüş bir çocuğun ahıyla başladı
Ruhumu doldurduğum çamurla yürüdüm sokaklarda
Yün yıkayan kadınlar geçiyor yanımda
Derisini değiştiren mevsimler zamanın acımasız kesiklerini hissettiriyor ensemde
Naim Bey
Bir intihar biçimidir şimdi bedenimi aralayıp ruhuma bakmak
Etim acımıyor, size ant içerim ki acıyan kemiklerim değil
Acıyan ruhumdur
Kesilen ve durmadan çamur akan
Şimdi çürüyen zamana inat
Alnımın en kırışmış yerine şerh düşüyorum
Yağmurlu bir sabah gömün beni
Kendime yakın olmak istiyorum
Yağmurlu bir sabah ve çamur
Toprak yakın değil mayama
Gözlerimi ve kulaklarımı çamurla doldurun, yüreğimin
derinliklerini
İnancımın en zayıf yerini çamurla sıvayın
Ben ölmek için yağmuru beklerim
Kayıt Tarihi : 22.5.2020 22:52:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Selamı Edemen](https://www.antoloji.com/i/siir/2020/05/22/naim-bey-2.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!