Hakimler hakimine ve en yüce makama
Bu bir sessiz namedir göz yaşı resmi pulum
Ciğerim lime lime benliğim düçar gama
Gözlerimden kan akar sancı tutunca solum
Günüm güneşsiz kaldı ay’ımın nuru söndü
Düştüm yola sana geldim, güzel şehir Erzurum!
Hasret kızgın demir gibi, ciğerime yapışık.
Bilirmisin Çoktan beri, yoktur benim huzurum,
Sanma sakın şu yüreğim, bunca şeye alışık.
Gurbet eli mekan tuttum, yıllar boyu yalnızım,
Bütün dünya kararmış, güneş gözden kaybolmuş,
Sanki ışığı sönmüş, bu renksiz kâinatın.
Muhabbet bağı yıkık, sevda gülleri solmuş,
Bülbül boşa ağlama, duyan olmaz feryatın.
Gönlünü boşa yorma, boşuna etme telaş,
Hislenmiş mi gökyüzü, sanki matem yağacak,
Artık vakit yaklaştı, ağlama sırasıdır.
Geceler çok karanlık, zulmet beni boğacak,
Gecem bahtımın rengi, bu onun karasıdır.
Başımda eksilmez sisim dumanım
Kar altında kalan hayat dağıdır
Sızlıyor bedenim acıyor canım
Ciğerime batan gül budağıdır
İnsan olan elbet olur matemli
Sevdiğim kulak ver şu boğuk sese,
Bu benim gönlümün, velvalasıdır.
Sevda dedin daldın sen bir hevese,
O heves, o kalbin, evvelasıdır.
Bir yalan sevdayı, kalbime koydun,
Nice hayatlar gördüm, umutları yorulmuş,
Yine umut diyerek, hayaller hep kurulmuş.
İnsan oğludur ya bu, her an ümitle yaşar,
Yaşar ama ne fayda, kendi haline şaşar.
Dünyada her insanın, mutlaka derdi vardır,
Yalnızlıklar ülkesinin, yanık sesli ozanı,
Al sazını eline sen, söyle gamlı türkünü.
Bende sana anlatayım, huzurumu bozanı,
Türkülerle destan eyle,gelip geçen her günü.
Hayli cefa ile, geçti gençliğim,
Ruhumda hissettim, her eziyeti.
Gürlüyor beynimde, bütün hiç’liğim,
Hamd edip öğrendim ben sükuneti…
Madem ki güneşin sönük ışığı,
Öyleyse yüreğim sen çek ahları!
Madem ki gezdirir hasret aşığı,
Olmasın, istemem ben sabahları.
Sevgili yolunda çekilen bu zar,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!