Kendini inkar etmeyen, ele avuca sığmayan dirençli bir yağmur başladı. Su öpüştü toprakla… Bugünü yarını bıraktım sevgili, sana şiirler yazdım. Her mısrada kulaç attım düşlerimize ve her kulaçta başkaldırdım gerçeklerimize. Yazdığım her dize hayatın dışındaki karamsarlığa düştü, gece çökünce üzerime koptu anlamların hayat damarı. Kederler büyüttüm, yosun tuttu hüzün gözlerim.
İnadına sokuldum sana. İmkansızlıklar çökse de üzerime, pembe kanatlı düşlerimi umutla besledim, tomurcuklanan gül yapraklarındaki çiğ damlalarına fısıldadım sevdamı. Penceremden süzülen damlalarla bir sen yarattım; dayadım dudaklarımı, biliyorum ki sendin öpüşlerinle dudaklarımı nemlendiren. Odamın buğulu camına yazarken adını parmaklarımın ucuna dokunan ellerindi sevgili. Bağrıma dolan her rüzgarı suretin bildim. Mevcudiyetimi soyutladım sensiz temaslardan. Bedenimi saran yalnızlık tek aşktı yüreğimde.
Oldum olası severim yağmurda ıslanmayı, bilirsin sevgili. Toprak kokmasa da bu gece sende ıslanacağım. Gidişlerine dair her şeyi unuttum, sana koştum… Unuttum seni benden alıp giden yorgun vagonları. Tam o saatteydim sevgili, yine loştu her yer. İstasyonda sana gelen trenlere almadılar beni. Yağmura karışırken göz yaşlarım, yanılmışım, bak hala unutamadım seni. Kilitlendi dudaklarım, sustum. Yorgun, özlemli damlalar akıttım gözlerimden.
Yanılmışım… Kendime yabancılaşırken, “sen”den bir adım öteye gidemedim yıllardır. Sana tutsak yüreğime kayıtsız kalamadım. Kaygılar, sancılar içinde kaç dizeyi kurban ettim yazamadığım şiirlerime. Edebiyat dışı suskularımın çıkmazlarına saptım her gece. Her çıkmaz, şiir dışı noktalarda senin hayalinle buluşturdu beni. İçime dönük, can sıkıcı düşlerimle; nağmekar ıssızlığımla sana seslendim. Nerden düştün şu gönlüme…
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
Oldum olası severim yağmurda ıslanmayı, bilirsin sevgili. Toprak kokmasa da bu gece sende ıslanacağım. Gidişlerine dair her şeyi unuttum, sana koştum… Unuttum seni benden alıp giden yorgun vagonları. Tam o saatteydim sevgili, yine loştu her yer. İstasyonda sana gelen trenlere almadılar beni. Yağmura karışırken göz yaşlarım, yanılmışım, bak hala unutamadım seni. Kilitlendi dudaklarım, sustum. Yorgun, özlemli damlalar akıttım gözlerimden.
..............
Yağmurlara karışan göz yaşlarımızın kırmızı sızlanmalarıyla bir ilkbahar yankısı düşer yüreğimizin damlarına. Hüzünle yeşerir, toprakla sevişir ve şiirce topraktan fışkırır. Umut koyarız yine de bütün şarkıların isimlerini ve şiirlerimize süreriz sevda gibi.
Tebriklerimle...
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta