Seni anlamanın kıyısında kelimeler iç içe geçiyor.
Yurduna ulaşmak için baş kaldırsa da sözler,
Bu karanlık mahzende sesim kıpırtısız bir deniz...
Nerede kıyılarına vuran dalgalar?
Nerede köklerim, sarsılmaz inancım?
Yorgunluğum kalın bir yorgan gibi
seriliyor zamanın üzerine.
Verilen sözler neden urgan olup dolanıyor gecelerime?
Seni müdafaa edecek,
seni çoğaltıp yenileyecek
bir tane kök hücre kalmadı bedenimde.
Bir tek sen değil, kimi aldıysam hayatıma,
pişmanlığın naftalin kokulu sokağında
bıraktı beni, kederlerime güve...
Seni sevmenin bedelini
fazlasıyla ödemedi mi günler, aylar
boşa kürek çeken yıllar?
Aşk, önünde el pençe divan durdu.
Bir kez olsun üzerine gelmedi tedirgin sabahlar.
Ümitsiz yarınlar anlamaya çalıştı.
Hatta zaman zaman göz yumdu talihsizliğine.
Sabır bilendi,
güneş ise kokusunu unuttu bütün çiçeklerin.
Baştan böyle olacağını bilseydi önüne serilen yollar,
Toz olup, toprak olup başka iklimlere serilmez miydi?
Vaktinden önce yaşlandı;
Nisan´ın biri gecenin üçü...
Kurak bir yamaca bıraksan yağmalanmış gülüşümü…
Ha devrildi ha devrilecek beşinci sene.
Üzgünüm ama hafızamdan siliniyor düşler.
Sen gel bir de bana sor...
Yenilgiyi kabullenmek,
alışmak zor bu düzene.
Bu şehirde barınmaz artık ürkek ceylanlar.
Buz yüzlü heykeller dikili kalsın şehrin ortasında.
Gamzenden eser bırakmadı ırkçı kurallar,
bu beton binalar.
Kalabalığın içinde yarı canlı
yarı ölü dolaşmaktan kararsız adımlar...
Naftalin kokusuna bulanıyor hatıralar.
Odamın buruşuk duvarlarından yavaş yavaş akıyorlar.
İçime dökülen gece, kör bir kuyu...
İçinden çıkamıyorum!
Bu iklime öyle bir kış geldi ki;
Kalbim ne ilkbaharda çiçeklere bürünür
ne de karın altında titreşen yabani otlar gün yüzü görür.
Bu yer tüm umutların en büyük korkusu.
Bu yer zifiri gecelerin ürkünç uğultusu.
Bu yerde çiçek yok sadece naftalin kokusu...
Hiç bir canlı bu yerde barınamaz!
İmkanı yok! Mutlu günlerin hayalini kuramaz!
Kayıt Tarihi : 16.11.2019 17:35:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)