Yasak meyveyi tatmakla başladı her şey
Kovuldumya bir defa yüreğindeki cennetten
İflâh olmam artık diyorum
Kıyamete kadar men edildim
gülmekten, sevilmekten...
Kapandı yüzüme birer birer tövbe kapıları
Üryan düştüm, saklanamadım.
Suçluyum biliyorum
Affımı diliyorum
Şimdi söyle bana;
Daha kaç İbrahim gerek içimdeki ateşi söndürmeye
Kaç İsmail'i daha kurban etmeli bu yürek
Nuh kaç gemi daha inşa etmeli çıkmak için tufandan
Kaç kez daha biçilmeli
ağaç testereleriyle dilim dilim Zekeriyya
Kaç bin kurda daha ev sahipliği yapmalı Eyyübi bedenim sabırla
Daha kaç gömlek sürmeliyim görmeyen gözlerime Yakupca
Bu kanlar benim mi, kurdun mu?
Kurt mu beni yedi
yoksa ben mi yenildim?
Suçluyum biliyorum
Affımı diliyorum
Mâbedler yapsa içimde Süleyman
Belkıs'ın tahtını sürse önüne
lâ zaman, lâ mekân.
Dolaşıp dursa kalbimin dehlizlerinde Yusuf
kuyu kuyu, zindan zindan
Züleyha olmayı göze alır mısın
kem gözlere inat korkmadan
Suçluyum biliyorum
Affımı diliyorum
Kundakta Nil'e bırakılan Musa kadar savunmasız
Balığın karnında geceleyen Yunus kadar çaresizim
Mucizelere inanmam diyordun lakin
Bir taşın karnından deve çıkarmasını isteyen Salih'in kavmi gibi bekliyorsun.
Çıksa inanır mısın?
Korkuyorsun !
Ellerinle büyüttüğün bebeğin
sonu olmasından krallığının.
Suçluyum biliyorum
Affımı diliyorum
Bağışla yaşıyorsan şayet
İzin ver kırmama ruhundaki putları birer birer.
Bir babam var elbet
İsa değilim
diriltemem ölüleri yeniden
Ya ger çarmıha bekle ölümümü
çivileyip ellerimi orta yerinden
Ya da çıkar göklerine merhamet edip...
Suçluyum biliyorum
Affımı diliyorum
Ahmet YILDIRIMTEPE
Ahmet YıldırımtepeKayıt Tarihi : 17.1.2023 19:22:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!