Naat ve Siyer Şiiri - Amr Ertürk

Amr Ertürk
36

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Naat ve Siyer

Nasıl korudu içinde putlar olan kabeyi.
Allah sırf "Sen"in için yok etti Ebrehe'yi.

Ağız ve ayağında pişmiş çamurla aniden.
Hicaz'a gelmişlerdi hani Kızıldeniz'den.

Mekke'nin izzetini sarp dağlara kaydırdı.
Üstüne semavattan ebabiller yağdırdı.

İbrahim soylu baban "Sen" doğmadan gitmişti.
O gün İlahî rahmet böyle zuhur etmişti.

"Sen"in doğduğun gece ne rüyalar göründü.
Mübezan korkusundan yorganına gömüldü.

Kupkuru Semave'yi nasıl sular basmıştı.
Çöle inen rahmeti ne güzel anlatmıştı.

On dört sütunu birden yıkılmıştı Kisra'nın.
Çünkü sahibi geldi son asrın son zamanın.

Nasıl söndü bin yıllık Mecusi'nin ateşi.
Dünyaya geldi diye "alemlerin güneşi".

Kutsal denilen Save nasıl da kurumuştu.
Gelmişti o mukaddes ve ilahi o muştu.

Yine aynı gecede semadan yıldız yağdı.
Bu çağ sihrin büyünün artık bittiği çağdı.

Müminlerin annesi "Sen"i doğurduğunda.
Nur da sana geçmişti o mukaddes zamanda.

Ben-î Sad kadınları "Sen"i istemeyince.
Zaman farklı işledi dokundu ince ince.

En son evinize Halime gelecekti.
Ve o gelişle birden her şey değişecekti.

Bağrına bastı "Sen"i Halime validemiz.
Ahlakça pek yumuşak, iffetçe öyle temiz.

Halime'nin evinde bereket zuhur etti.
Kardeşlerin "Sen"inle ünsiyet-i nur etti.

Cebrail ta o zamandan kalbini tahir kıldı.
Belki de bu manayla miraçlara çıkıldı.

"Sen" altı yaşında iken vefat etti validen.
Allah müstağni kıldı "Sen"in riyasetinden.

Deden Abdulmuttalip sana nasıl bağlıydı.
Ama validen gibi o da ayrılmalıydı.

Öyle yaptı ki Kudret muhatabın kalmasın.
Kalbinde "O"ndan başka sevgili yar olmasın.

Daha "Sen" ufacıkken lakabındı "El emin."
Böyle beşer göremez bir daha taht-ı zemin"

Bir maden gibi idi cebel-i nur, gar-ı hira.
Kırk yaşına varınca peygamber oldun zira.

Cebrail sana varıp: "Oku!" dedi o gece.
Kalbe şifa o kelam, ruha hayat bir hece.

Kuran o günden sonra peyderpey nüzul etti.
Her bir ayet bir başka manaya nüfuz etti.

Muallakat-ı seba asılırken Kabe'de.
Tohumlar ekilmişti bir yandan akabede.

Kasideleri kurtlar bir güzel kemirmişti.
"Allah" lafzı kalmıştı bir o yenilmemişti.

Hatice validemiz hep "Sen"in yanındaydı.
Varaka'dan öğrenmiş her şeyin farkındaydı.

En büyük yardımcındı bu yükü kaldırmanda.
Müslüman kadınlara örnekti eş zamanda.

Ali (r.a.), Müslüman olup sana kuvvet vermişti.
Surda bir gedik açıp karanlığı demişti.

Herkes alay ederken Ebu Bekir gelmişti.
Sıddıkiyet ufkunu özü ile çizmişti.

Hattabın oğlu Ömer "Sen"in duan olmuştu.
En zorladığın zamanda o Müslüman olmuştu.

Alay, işkence, zorba... gitti başını aldı..
Mekke Müslümanları hicrete mecbur kaldı.

Ümmete kucak açtı Habeşistan diyarı.
Necaşi bu diyarın medarı iftiharı.

Amcan Ebu Talip'le "müminlerin annesi".
Dar-ı bekaya göçtü elim hüzün senesi.

Mührünü oradan basıp gitmiştin asra.
Taifliler nasıl da pişman olmuştu sonra.

Arşa çıktığın gece, sıcak yattığın sedir.
Mi'râc öyle harika ve büyük mucizedir.

Medineli Ensar'lar bir bir dinine girdi.
Akabe denen yerde yeni bir nur belirdi.

Medine'ye çevirdin tabiinin yönünü.
Hicret başladı sonra "Allah" açtı önünü.

Hicretin sabahında pusuda beklediler.
Bir avuç toz üfledin görmez oldu müşrikler.

Sana arkadaş oldu Ebu Bekir i Sıddık .
Sevr mağarasına sanki biz de sığındık.

Size "Allah" gönderdi iki muhafız gibi.
Güvercin yuvasını ve örümcek ipini.

"Hüzünlenme, korkma, "Allah" hep bizimledir."
O günkü bu kelamın bugün bile rehberdir.

Ve yaklaştınız sonra çığlıklar Medine'den.
"Aydoğdu üstlerine veda tepelerinden!"

Medine o gün "Sen"i bayramla karşıladı.
Medine ümmet için tam da o gün başladı.

Bir tarafta Ensar var ve bir yanda Muhacir.
O ne ümmet şuuru nasıl kırılmaz zincir.

İlk ezanı okudu orda Bilal Habeşi.
Her ezan tasdik eder: "sönmez İslam güneşi."

Ashab-ı suffa mescidin köşesinde belirdi.
Bir üniversiteye döndü ümmeti yetiştirdi.

Şerefli izcdivacın Aişe validemizle.
Ümmet "Sen"i anladı onun çizdiği izle.

Kıblemiz El Aksa'dan ta Kabe'ye çevirildi.
Biz o günden anladık Mekke müjdelenildi.

Sonra vaki olunca şanlı Bedir Zaferi.
Cuş-u huruşa geldi ümmetin her neferi.

Hazreti Ali, sonra Fatıma'ya eş oldu.
Ehl-i Beyt sarayının ilk temeli kuruldu.

Uhud bize ders oldu Hendek ise müderris.
Müslüman ne oturmalı ne olmalı muhteris.

Bir musalahaydı ağırdı Hudeybiye.
Neler kattı İslama tek başına hediye.

Ali (r.a.) elleri ile kapısını kaldırdı.
Hayber'in Fethi ile Yehud kenara atıldı.

Mute'de İslam yine Haçlılar'ı yenince.
Bir istikbal dokundu oradan ince ince.

Mekke de daha sonra böylece fetholundu.
Aslına rücu edip Kabe puttan kurtuldu.

Ay'a bir elif çizip onu ikiye ayırdın.
Bu eşsiz mucizenle göğe İslam yazdırdın.

Parmaklarından aktı mucize su çeşmesi.
Böyle asan olmalı ümmetin birleşmesi.

Avuçlarında zikreden çakıl taşları misali.
Taşlaşmış gönülleri yeşertir ismin dahi.

Bize "Sen" öğrettin, siyakı ve sibakı.
Kuran aslında nedir, nedir İslam ahlakı.

Bize hilkat sırrını geldin ve "Sen" öğrettin.
Eğri olan her yanı öz elinle düzelttin.

Veda hutbende bize medeniyeti sundun.
Beşeriyet içinde en zirveye oturttun.

Hani yoksun ya şimdi doldurulamaz yerin.
Öyle mahzun kaldık ki mana ağır ve derin.

Yüreğimiz "Sen" yokken Taif'te, taşlanıyor.
Çölün tam ortasında, pişiyor, haşlanıyor.

Bu hasret ateşini söndürecek tek deniz.
Elhamdülillah çok şükür biz de ümmetindeniz.

"Sen"i arzu ediyor tüm ruhuyla ümmetin.
Görmek ümit ediyor kapısında cennetin.

Amr Ertürk
Kayıt Tarihi : 6.5.2022 01:50:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Cihat Şahin
    Cihat Şahin

    Resulullah-s.a.v-'i gerçek manada tanımak ve başkalarına tanıtmak istiyorsanız, onda dokuzu yalan olan rivayetlere değil, onu en doğru şekilde anlatan Rabbimizin son hak kitabındaki nesh olmamış muhkem ayetlerin beyanlarına bakacaksınız Amr bey kardeşim. Çünkü o ayetler piyasada dolaşan kulaktan dolma rivayetlerin yüzde doksan dokuzunu yalanlıyor ve gerçek Muhammed'i ortaya çıkarıyor.

    Hayırlı çalışmalar.

    Cevap Yaz
    Amr Ertürk

    Hadisi inkar edenlerden değilim. Yolunuz açık olsun.

TÜM YORUMLAR (2)

Amr Ertürk