Seccaden kumlardı...
Devirlerden, diyarlardan
Gelip göklerde buluşan
Ezanların vardı.
Mescit mümin, minber mümin..
Taşardı kubbelerden Tekbir,
Beni bu eylül öldürecek
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Devamını Oku
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Gören görür , nâmertlerden , çektiğimizi...
Haram ediyorlar , ekip diktiğimizi...
Kandil günü atıştık hep boşu boşuna ;
İnşallah , kaadir-i mutlak , affeder bizi...
Kutluyorum müslümanlar , kandilinizi...
edeb ya hû..
bu gün bari yapmayın beyler..ağabeyler..lütfen..güzel gündür..gölgeleyenlerden olmayın sevincimizi..alemlerin sevgilisi resul-ü zişan efendimizin kutlu doğumlarının yıl dönümü..O'nun aşkına..Allah'ın aşkına yapmayın bu gün..
gül bayramıdır bu gün..cümleten kutlu ola..
@..
heyhat..
hiç bir şey değişmiyor
şairden,şiirden,mevzuudan bağımsız olarak
her ne sebeple biriktirildiği meçhul husumetler karalanıyor
her biri şiirden anlayan
şiiri sevdiği söylenen
hatta şair
kalem sahiplerince
..
bu hal ile bu dil ile
şiirlere dokunmayın
ne olur..
Çalıntı mı ne...? Her neyse:
Ey LAĞAR beygir , demirkır denilen mahlûk ;
Demedim mi çizmeden yukarı çıkma sen...
Şimdi dulum dedimse sana nedir be moruk...?
Çığırından kaymışsın bulunmaz sana eksen...
Ayıramazsın , genç-ihtiyar ayı görsen...
Mâni yaz da ,bana anlat evlâdım ;
Küre dağı dayısı mıdır adım...?(!!!)
Vazgeçtim dul ayı kovalamaktan ;(!)
Taptaze güzeller benim muradım...(!!!)
Merak etme evlâdım ; aşılıyım , hele kızıl köpeklere karşı iki kere aşılıyım...
Evet...İyi söylemişsin, KÖPEKLERİN KANDİLİ OLMAZ...
Naat
Seccaden kumlardı..
................................
................................
Devirlerden, diyarlardan
Gelip, göklerde buluşan
Ezanların vardı! .
Mescit mümin, minber mümin...
Taşardı kubbelerden tekbir,
Dolardı kubbelere “amin”..
Ve mübarek geceler dualarımız;
Geri gelmeyen dualardı...
Geceler ki pırıl pırıl
Kandillerin yanardı..
Kapına gelenler ya muhammed,
- uzaktan, yakından –
Mümin döndüler kapından...
Besmele, ekmeğimizin bereketiydi,
İki dünyada aziz ümmet;
Muhammed ümmetiydi.
Konsun –yine- pervazlara güvercinler,
“Hû hû”lara karışsın âminler...
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fâtihalar, Yâsinler!
Şimdi seni ananlar,
Anıyor ağlar gibi...
Ey yetimler yetimi,
Ey garipler garibi;
Düşkünlerin kanadıydın,
Yoksulların sahibi...
Nerde kaldın ey Resûl,
Nerde kaldın ey Nebi?
Günler, ne günlerdi, yâ Muhammed,
Çağlar ne çağlardı:
Daha dünyaya gelmeden
Mü’minlerin vardı...
Ve bir gün, ki gaflet
Çöller kadardı,
Halîme’nin kucağında
Abdullah’ın yetimi
Âmine’nin emaneti ağlardı.
Hatice’nin goncası,
Aişe’nin gülüydün.
Ümmetinin gözbebeği
Göklerin resûlüydün...
Elçi geldin, elçiler gönderdin...
Ruhunu Allah’a,
Elini ümmetine verdin.
Beşiğin, yurdun, yuvan
Mekke’de bunalırsan
Medine’ye göçerdin.
Biz bu dünyadan nereye
Göçelim, yâ Muhammed?
Yeryüzünde riyâ, inkâr, hıyanet
Altın devrini yaşıyor...
Diller, sayfalar, satırlar
“Ebu Leheb öldü” diyorlar.
Ebû Leheb ölmedi, yâ Muhammed
Ebû Cehil kıt’alar dolaşıyor!
Neler duydu şu dünyada
Mevlidine hayran kulaklarımız;
Ne adlar ezberledi, ey Nebî,
Adına alışkın dudaklarımız!
Artık, yolunu bilmiyor;
Artık, yolunu unuttu
Ayaklarımız!
Kâbe’ne siyahlar
Yakışmamıştır, yâ Muhammed
Bugünkü kadar!
Hased gururla savaşta;
Gurur, Kafdağı’nda derebeyi...
Onu da yaralarlar kanadından,
Gelse bir şefkat meleği...
İyiliğin türbesine
Türbedâr oldu iyi.
Vicdanlar sakat
Çıkmadan yarına,
İyilikler getir, güzellikler getir
Âdem oğullarına!
Şu gördüğün duvarlar ki
Kimi Tâif’tir, kimi Hayber’dir...
Fethedemedik, yâ Muhammed,
Senelerdir.
Ne doğruluk, ne doğru;
Ne iyilik, ne iyi...
Bahçende en güzel dal,
Unuttu yemiş vermeyi...
Günahın kursağında
Haramların peteği!
Bayram yaptı yapanlar;
Semâve’yi boşaltıp
Sâve’yi dolduranlar...
Atını hendeklerden -bir atlayışta-
Aşırdı aşıranlar...
Ağlasın Yesrib,
Ağlasın Selman’lar!
Gözleri perdeleyen toprak,
Yüzlere serptiğin topraktı...
Yere dökülmeyecekti, ey Nebî,
Yabanların gözünde kalacaktı!
Konsun -yine- pervazlara güvercinler,
“Hû hû”lara karışsın âminler...
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fâtihalar, Yâsinler!
Yüreklerden taşsın
Yine, imanlar!
Itrî, bestelesin Tekbîr’ini;
Evliyâ, okusun Kur’ân’lar!
Ve Kur’ân-ı göz nûruyla çoğaltsın
Kayışzâde Osman’lar
Na’tını Galip yazsın,
Mevlid’ini Süleyman’lar!
Sütunları, kemerleri, kubbeleriyle
Geri gelsin Sinan’lar!
Çarpılsın, hakikat niyetine
Cenaze namazı kıldıranlar!
Gel, ey Muhammed, bahardır...
Dudaklar ardında saklı
Âminlerimiz vardır...
Hacdan döner gibi gel;
Mi’râc’dan iner gibi gel;
Bekliyoruz yıllardır!
Bulutlar kanat, rüzgâr kanat;
Hızır kanad, Cibril kanad;
Nisan kanad, bahar kanad;
Âyetlerini ezber bilen
Yapraklar kanad...
Açılsın göklerin kapıları,
Açılsın perdeler, kat kat!
Çöllere dökülsün yıldızlar;
Dizilsin yollarına
Yetimler, günahsızlar!
Çöl gecelerinden, yanık
Türküler yapan kızlar
Sancağını saçlarıyla dokusun;
Bilâl-i Habeşî sustuysa
Ezânlarını Dâvûd okusun!
Konsun –yine- pervazlara güvercinler,
“Hû hû”lara karışsın âminler...
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fâtihalar, Yâsinler!
Arif Nihat Asya
Mevlit Kandilimiz Mübarek olsun, tüm ümmeti Muhammed'e huzurlar getirsin insaAllah...
Güzel naat icin tesekkürler...
Şaire Allahtan rahmet dileyerek, seçki gurubuna ve kronik muhalif gurubuna da emekleri için teşekkürler.
Başbakan doğru söylemiş , onun görevinden bu...
Başıboş bir toplumun kıpkızılcadır mektubu...
Eskiden , yöneticiler , bu yolu çok denedi ;
Îmânlara yasak koydu , dini eyledi tabu...
İnançlı olan bir neslin , insanlık olur kutbu...
Mânî gibi şiir yazmayı , kolay zanneden ;
İşte , Evrim Nesimi gibi saçmalar durur...
Îmânını terkedip , kızılcıklarla giden ;
Atar , birşeye benzemez , ve de uydurur...
Bu şiir ile ilgili 133 tane yorum bulunmakta