Var olmaya sebepsin, beyan açık, aşikâr
Hayat bulsa hayatın, yine saadet çıkar
Rahmet olur yağmurlar, yorgan olur yağan kar
Filiz verir baharda, hakikat nüveleri
Üveyik dalı bekler, güvercin süveleri.
Nûr ile yazılıdır Ahmet ismi göklerde
En güzel isimsin sen, vurulan bebeklerde
Gözlerde ışıltısın, umutsun yüreklerde
Âdem vücut bulurken onun alnındaydın sen
Güneş sana muhtaç ki ışığından yaydın sen.
İbrahim’in duası Mesih’in müjdesisin
Âmine’nin rüyası hakikatin sesisin
Yaratılan her şeyin, değişmez sebebisin
Yüz deve karşılığı ölüm oku çekilen
Baban idi bedeli, deden oldu son gülen.
O doğarken gökteki melekler yere indi
Resûl-ü zîşan’dı O, Muhammed’ü-l emindi
Kâinatta ne varsa bayram etti sevindi
Müjdeler verilince azat oldu köleler
Rahmete mazhar oldu süt emdiğin yöreler.
Ne Güneş’i isterdin, ne de Ay’ı dilerdin
İsteseydin ikiden daha fazla bölerdin
Hoş olan şeyler için tebessümle gülerdin
Çiçeklerle barıştı uçuşan kelebekler
Ne analar kaygılı ne de ağlar bebekler.
Sana kapısın açan haneler neşe buldu
Taşlar yere oturdu, duvarda köşe buldu
Kimi fazla sarsıldı, yıkıla-düşe buldu
Cennetin kokusunu soluyordu nefesler
Sevgin; gönül köşkünü, ismin dudağı süsler.
Taç giymeyi bekliyor, ellerinden güneşler
Nakkaşa nakışsın ki gergefler seni işler
Hayat bir hengâmeydi, seçilmiyordu düşler
Adımlar atılırken, hüzünler sıralıydı
Ar, namus, şeref, şan haysiyet yaralıydı.
Yutkunurdu güneşler, akşamları sönerken
Kızı yoktu yanında, baba eve dönerken
İlmek ilmek örümcek mağarayı örerken
Az sızı duyuyordu Ebû Bekir inceden
Aydınlık doğuyordu, sıyrılarak geceden.
Bahtiyâr oldu kalpler, cemre öze düşeli
Medine’de olanlar, birazcık endişeli
Kavralandı Muhâcir, sarıyor Ensâr eli
Kûtret-i sonsuz ile birliktesin; daralman
Hepimizi çok üzdü Uhut’ta yara alman.
Hürmetten çözülmüştür iliklenen düğmeler
Şerefle tanışınca nefeslendi sineler
Saadet senesinde; kurt, ulur; kuzu, meler
Raks etmiştir ebabil, endamlı kuğularla
Cihan döndü bahçeye, yayılan buğularla.
Senin nûrun vurunca aydınlandı kâinat
O nûrunu tamamlar, açık sözü teminat
El ele tutuşuldu, çekilen zulme inat
Tıklayarak kapını, hicrânım duyurayım
Gel olmadan ben kimim! İçeri buyurayım.
Akabe’den geçerek, vardın yeşil vadiye
Ret edilen haneden, İkrime’ydi hediye
Vahşi, sukut eyledi, belki seslenir diye
Senin ile zorluklar, aşılıp kolaylaştı
Mesajın dalga dalga, dört bir yana ulaştı.
Zaman mekân dürülür binilen bir Burak’sa
Her Nebi sana uyar şahit Mescid-i Aksâ
Geçmezdin Müntehâ’dan seni de ateş yaksa
Zâtını Zü’l-Celâl’in müşâhede edensin
Sana has bir iltifat hûzuruna gidensin.
Gül seni taklit eder, ondandır kokladığım
Defalarca olmuştur, kendimi yokladığım
Hıçkırarak ağlayıp, yüzümü sakladığım
Ya kokun gelsin bana, ya gül olup açayım
Yahut bülbül misali, sana doğru uçayım.
Kışın tam ortasında, açarmış kardelenler
Seni müjde eylemiş, senden önce gelenler
Ümmetin olmak ister, kıymetini bilenler
Yıldızlara benzettin, o günde uyanları
Aynel yakîn dedirdin, gönülden duyanları.
Kalbi mühürlü olan, nasiplenmez huzûrdan
Gözleri kör olanlar habersiz olur nûrdan
İsmini zikir etti Musa dönerken Tur’dan
Ben olmazdım, olmayan; âlem olmazdı sensiz
Sevdi senin soyunu, verdi seni bedelsiz.
Seni selamlıyordu, tekfurlar diz çökerken
Zorlanmadı mandalar kadırgayı çekerken
Eba Eyyub seyreder, şafak yeri sökerken
Kaybolsam da peşinde, ben peşini bırakmam
Düşsem senin izine, dönüp geriye bakmam.
Kirlenince mekânlar, emanet havalandı
Yere düştü esvaplar, ayaklara dolandı
Biz inkâr eylesek de samimiyet yalandı
Hakikâti hakkıyla anamadı dudaklar
Ağır bedel ödedik, süngülendi kundaklar.
Eskimiş heybe gibi, her yerimden söküldüm
Dağılınca kâmetim lime lime döküldüm
Canlı şahit görüntüm, sebepsiz mi büküldüm
İrtibat kesilince, küflendi bütün şanım
Ayağım kaydı birden, yıkıldım, perişanım.
Yaşanılan her yerde, iniltiler duyarım
Görüntüler görürüm; bacak kopmuş, kol yarım
Yönümü yitirmişim, çok şaşkın çar-na-çarım
Parçalandı insanlık, ne, nerede nasılda
Aynalar hile kattı, hakikatler asılda.
Benden gelir çatırtı, kırılıyor bellerim
Ne ayağım kımıldar, ne kalkıyor ellerim
Yandığımı aramam, savrulmasa küllerim
Sensizlik mevsiminde, fırtınaya tutuldum
Ara fazla açıldı, tozlanıp unutuldum.
Ben talihsiz olsaydım, olur muydum ümmetin
Şükrü cinsinden olur, her verilen nimetin
Seni tanıyamadık, bilemedik kıymetin
Ayrılık azap oldu, gayem vuslattır tümden
Şefaatin umarak korkmuyorum ölümden.
Seyr ü Sefer (sh. 173)
Mehmet GözükaraKayıt Tarihi : 21.4.2009 14:51:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Mehmet Gözükara](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/04/21/naat-i-serif-3.jpg)
Hayat bulsa hayatın, yine saadet çıkar
Rahmet olur yağmurlar, yorgan olur yağan kar
Filiz verir baharda, tohumun nüveleri
Üveyik dalı bekler, güvercin süveleri.
MEHMET KARDEŞİMİN KALEMİNE YAKIŞAN ŞİİR KUTLARIM SİZİ 10 PUANLA
TÜM YORUMLAR (13)