NaAT-I ŞERİF Şiiri - Mehmet Gözükara

Mehmet Gözükara
269

ŞİİR


16

TAKİPÇİ

NaAT-I ŞERİF

Var olmaya sebepsin, beyan açık, aşikâr
Hayat bulsa hayatın, yine saadet çıkar
Rahmet olur yağmurlar, yorgan olur yağan kar

Filiz verir baharda, hakikat nüveleri
Üveyik dalı bekler, güvercin süveleri.

Nûr ile yazılıdır Ahmet ismi göklerde
En güzel isimsin sen, vurulan bebeklerde
Gözlerde ışıltısın, umutsun yüreklerde

Âdem vücut bulurken onun alnındaydın sen
Güneş sana muhtaç ki ışığından yaydın sen.

İbrahim’in duası Mesih’in müjdesisin
Âmine’nin rüyası hakikatin sesisin
Yaratılan her şeyin, değişmez sebebisin

Yüz deve karşılığı ölüm oku çekilen
Baban idi bedeli, deden oldu son gülen.

O doğarken gökteki melekler yere indi
Resûl-ü zîşan’dı O, Muhammed’ü-l emindi
Kâinatta ne varsa bayram etti sevindi

Müjdeler verilince azat oldu köleler
Rahmete mazhar oldu süt emdiğin yöreler.

Ne Güneş’i isterdin, ne de Ay’ı dilerdin
İsteseydin ikiden daha fazla bölerdin
Hoş olan şeyler için tebessümle gülerdin

Çiçeklerle barıştı uçuşan kelebekler
Ne analar kaygılı ne de ağlar bebekler.

Sana kapısın açan haneler neşe buldu
Taşlar yere oturdu, duvarda köşe buldu
Kimi fazla sarsıldı, yıkıla-düşe buldu

Cennetin kokusunu soluyordu nefesler
Sevgin; gönül köşkünü, ismin dudağı süsler.

Taç giymeyi bekliyor, ellerinden güneşler
Nakkaşa nakışsın ki gergefler seni işler
Hayat bir hengâmeydi, seçilmiyordu düşler

Adımlar atılırken, hüzünler sıralıydı
Ar, namus, şeref, şan haysiyet yaralıydı.

Yutkunurdu güneşler, akşamları sönerken
Kızı yoktu yanında, baba eve dönerken
İlmek ilmek örümcek mağarayı örerken

Az sızı duyuyordu Ebû Bekir inceden
Aydınlık doğuyordu, sıyrılarak geceden.

Bahtiyâr oldu kalpler, cemre öze düşeli
Medine’de olanlar, birazcık endişeli
Kavralandı Muhâcir, sarıyor Ensâr eli

Kûtret-i sonsuz ile birliktesin; daralman
Hepimizi çok üzdü Uhut’ta yara alman.

Hürmetten çözülmüştür iliklenen düğmeler
Şerefle tanışınca nefeslendi sineler
Saadet senesinde; kurt, ulur; kuzu, meler

Raks etmiştir ebabil, endamlı kuğularla
Cihan döndü bahçeye, yayılan buğularla.

Senin nûrun vurunca aydınlandı kâinat
O nûrunu tamamlar, açık sözü teminat
El ele tutuşuldu, çekilen zulme inat

Tıklayarak kapını, hicrânım duyurayım
Gel olmadan ben kimim! İçeri buyurayım.

Akabe’den geçerek, vardın yeşil vadiye
Ret edilen haneden, İkrime’ydi hediye
Vahşi, sukut eyledi, belki seslenir diye

Senin ile zorluklar, aşılıp kolaylaştı
Mesajın dalga dalga, dört bir yana ulaştı.

Zaman mekân dürülür binilen bir Burak’sa
Her Nebi sana uyar şahit Mescid-i Aksâ
Geçmezdin Müntehâ’dan seni de ateş yaksa

Zâtını Zü’l-Celâl’in müşâhede edensin
Sana has bir iltifat hûzuruna gidensin.

Gül seni taklit eder, ondandır kokladığım
Defalarca olmuştur, kendimi yokladığım
Hıçkırarak ağlayıp, yüzümü sakladığım

Ya kokun gelsin bana, ya gül olup açayım
Yahut bülbül misali, sana doğru uçayım.

Kışın tam ortasında, açarmış kardelenler
Seni müjde eylemiş, senden önce gelenler
Ümmetin olmak ister, kıymetini bilenler

Yıldızlara benzettin, o günde uyanları
Aynel yakîn dedirdin, gönülden duyanları.

Kalbi mühürlü olan, nasiplenmez huzûrdan
Gözleri kör olanlar habersiz olur nûrdan
İsmini zikir etti Musa dönerken Tur’dan

Ben olmazdım, olmayan; âlem olmazdı sensiz
Sevdi senin soyunu, verdi seni bedelsiz.

Seni selamlıyordu, tekfurlar diz çökerken
Zorlanmadı mandalar kadırgayı çekerken
Eba Eyyub seyreder, şafak yeri sökerken

Kaybolsam da peşinde, ben peşini bırakmam
Düşsem senin izine, dönüp geriye bakmam.

Kirlenince mekânlar, emanet havalandı
Yere düştü esvaplar, ayaklara dolandı
Biz inkâr eylesek de samimiyet yalandı

Hakikâti hakkıyla anamadı dudaklar
Ağır bedel ödedik, süngülendi kundaklar.

Eskimiş heybe gibi, her yerimden söküldüm
Dağılınca kâmetim lime lime döküldüm
Canlı şahit görüntüm, sebepsiz mi büküldüm

İrtibat kesilince, küflendi bütün şanım
Ayağım kaydı birden, yıkıldım, perişanım.

Yaşanılan her yerde, iniltiler duyarım
Görüntüler görürüm; bacak kopmuş, kol yarım
Yönümü yitirmişim, çok şaşkın çar-na-çarım

Parçalandı insanlık, ne, nerede nasılda
Aynalar hile kattı, hakikatler asılda.

Benden gelir çatırtı, kırılıyor bellerim
Ne ayağım kımıldar, ne kalkıyor ellerim
Yandığımı aramam, savrulmasa küllerim

Sensizlik mevsiminde, fırtınaya tutuldum
Ara fazla açıldı, tozlanıp unutuldum.

Ben talihsiz olsaydım, olur muydum ümmetin
Şükrü cinsinden olur, her verilen nimetin
Seni tanıyamadık, bilemedik kıymetin

Ayrılık azap oldu, gayem vuslattır tümden
Şefaatin umarak korkmuyorum ölümden.

Seyr ü Sefer (sh. 173)

Mehmet Gözükara
Kayıt Tarihi : 21.4.2009 14:51:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Atila Yalçınkaya
    Atila Yalçınkaya

    EFENDİLER EFENDİSİNE YAZILAN NATI ŞERİFTEN DOLAYI TEBRİK EDERİM

    Cevap Yaz
  • Rıza Akbulut
    Rıza Akbulut

    Allah hepimizi O'nun sancağı altında toplasın eserinizi baştan sona okurken duyguların beni başka yerlere alıp götürdüğünü gördüm. anlatımıyla, mansıyla Efendimize(S.A.V.) yazılmış en güzel eserlerden birini okudum usta kaleminizden . gül kokan kaleminiz daim olsun.

    Cevap Yaz
  • Saniye Sarsılmaz
    Saniye Sarsılmaz

    En sevgiliye yazılmış çok güzel bir naat-ı şerif........saygıyla tebrik ediyorum.............Saniye Sarsılmaz

    Cevap Yaz
  • Fatma Aras
    Fatma Aras

    Var olmaya sebepsin, beyan açık, aşikâr
    Hayat bulsa hayatın, yine saadet çıkar
    Rahmet olur yağmurlar, yorgan olur yağan kar

    Filiz verir baharda, tohumun nüveleri
    Üveyik dalı bekler, güvercin süveleri.
    MEHMET KARDEŞİMİN KALEMİNE YAKIŞAN ŞİİR KUTLARIM SİZİ 10 PUANLA

    Cevap Yaz
  • Sami Çimen
    Sami Çimen

    Bu şiire yorum yazan az olmuş.oysa bir konu güzel yansıtılmış, şiir tadında ve kurallara göre yazılmışsa hakkını vermek bir dost gibi acı da olsa düşündüğünü söylemek gerek.Duygularını çok güzel yansıtmışsın.Ustaca...Kutluyorum.Selam ve sevgiler

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (13)

Mehmet Gözükara