Şefaat Ya Habibullah (sav)
Biz daha doğmadan, zamanın ötesinden
Sevdası kalbimize nakış nakış işlenen sevgili
Âlemlerin yaratılış sebebi
Sen doğmadan bile ılgıt ılgıt kokun sarmış cihanı
Duydum Habib-i Neccar koltuğunda kellesi
Seni müjdeliyordu sağların ötesinden
Fazilet abidesi kimsesizler kimsesi
Hicrette mucizeydin ağların ötesinden
Güvercin sana kurban,
Örümcek sana kurban,
Yer gök sana hayran…
Hasanın Hüseyinin Fatmanın yüz akısın
Mümin olan yüreğin başındaki takısın
Miski amber serpilmiş Tuba’daki hâkîsin
Güller seyrana çıkar bağların ötesinden
Gönüllerin sevdası,
Dertlilerin devası
Şeyhisin Ebubekrin, Ömer, Osman, Alinin
Pirisin yüz binlerce enbiyanın velinin
Makamında izin var İbrahimin Halilin
Kapına yüz süreyim dağların ötesinden
Tanrıdağı sana kurban
Hira sana hayran
Üveys olan yürekler aşkın közünde yanar
Özlem yangını sine zemzem suyunda kanar
İmanın deryasını besleyen sonsuz pınar
Gönüllere akarsın çığların ötesinden
Huzur sende
Mana sende
Aşk sende
Mazlum olan herkese kol ile kanat gerdin
Geçmişten geleceğe doğru yolu gösterdin
Son Veda Hutbesinde bir hukuk dersi verdin
Ümmetim diye diye çağların ötesinden
Ümmetin sana kurban
Ümmetin sana hayran
Âleme yağan nursun, âlemler sensiz kıraç
Şefaat kıl ya Resul yüreğim sana muhtaç
Ey gönüller tabibi, dermansız derde ilaç
Gültene sevgilisin yeğlerin ötesinden
Kayıt Tarihi : 27.3.2012 23:12:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
MÜJDELENEN ŞEHİD HABİB-İ NECCAR Antakya’lı bir Allah dostu olan Habib-i Neccar, bir inanç abidesi ve Kur’an-ı Kerim’de Yasin Suresinde övülen şehittir. Marangozluk yaptığı için Neccar ismiyle anılmıştır. Şehrin yakınında bulunan dağdaki mağarada Allah‘a ibadet ediyor ve puta tapanlardan ayrı yaşıyordu. Dağda koyunlarını otlatırken iki elçiyle karşılaştı (M.S.33) . Onlara kim olduklarını ve nereden geldiklerini sordu. Elçiler, “Biz Hz. İsa’nın elçileriyiz. İnsanların putları terk edip Rahman olan Allah’a ibadet etmelerini hatırlatmak ve gelecek olan son peygamber Hz. Muhammed’i müjdelemek üzere geldik” dediler. Habib Neccar: İlahi elçi olduğunuzu ispat edecek bir deliliniz var mı? Elçiler, “ Biz Allah’ın izniyle hastaları iyileştirir, körlerin gözünü açar ve ölüyü diriltebiliriz” dediler. Habib Neccar, iki yıldan beri hasta olan çocuğunu onlara gösterdi ve onu iyileştirmelerini istedi. Elçiler Allah’a dua ettiler ve çocuk iyileşti. Bunun üzerine Habib-i Neccar, elçilerin davetini kabul etmiş ve müjdelenen son peygamber Hz. Muhammed’in geleceğini 600 sene önceden kabul ederek O’na iman etmiştir. Elçilerin davetini kabul etmeyen halkın, onları öldürmek istediğini duyan Habib-i Neccar şehrin uzağından koşarak gelmiş ve halka nasihat ederek, elçilere inanmalarını istemiştir. “ Şehrin öbür ucundan koşarak bir adam geldi. Ey kavmim! Bu elçilere uyunuz! dedi. Sizden herhangi bir ücret istemeyen bu kimselere tabi olun. Çünkü onlar hidayete ermiş kimselerdir.” (Kur’an-ı Kerim 36/20-21) Şehir halkı O’nun nasihatını dinlemedi, Habib-i Neccar’ı taşlayarak öldürdüler. Şehit olan Habib-i Neccar Allah tarafından Cennetle müjdelendi. “Gir Cennete denildi. Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikrama mazhar olanlardan kıldığını keşke kavmim bilseydi dedi.” (Kur’an-ı Kerim 36/26)
begeniyle okudum
Bu güzel çalışma ile karşılaştım.
Tebrik ederim
Yaşayacaklarınız,
Yaşadıklarınızdan daha renkli,
Daha hareketli,
daha bereketli
Geçmesi temennisi ile
Doğum gününüzü tebrik eder
Sağlık Afiyet Başarı dolu bir ömür
Yüce Rabbimden niyaz ederim
Osman ERDOĞMUŞ
SAKARYA
TÜM YORUMLAR (2)