Bir gazete köşesinde, televizyon ya da radyo programında, romanda, şiirde, resimde, sohbette, muhabbette, hülasa hayatın her alanında “mutluluk reçetesi(!) ” vermeye çalışan yığınla aymaz, gafil ve gaflete düşmüş insan tanıdım.
Bunlar; sevinçle ya da haz’la hatta bazen tatmin duygusu veya rıza’yla “mutluluğu” birbirine karıştırdılar hep.
Sandılar ki mutluluk “gastrit” türü bir hastalık! .. Ve yine sandılar ki bunun reçetesine uygun (Her kim yazıyorsa artık!) ilaç kullanılırsa sorun hallolur! ..
Bunları anlatanların içinde “dallamalar da” var “mutluluk” lafzını tercüme edemeyecek kadar yaşı küçük olanlar da! ..
Mutlulukla hiç tanışmamış olanlar ve mutsuzluğunu gizlemeye çalışan da.. Ha bir de “hayvani istekleri” bu duyguyla karıştıran iki ayaklılar var ki onların adını bile anmaya değmez! ..
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Tema güzel, anlatım tarzı özgün...
Yalın sözcüklerden örülü, fikrin mantıkla yarıştığı bir makale...
Okumaktan ve üzerinde düşünmekten keyif aldım.
Tebrikler sevgi dost.
Tam Puan + Ant.
Selam ve sevgilerimle...
Nafi Çelik
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta