Hep gerçekleşmeyecek düşlerin peşinde koştuk yıllarca, elde edemeyeceğimiz zenginliklerin hayallerini kurduk, elimizde ne varsa kıymetini bilmedik başkalarına ait olanlara imrendik.
“Trend “ adı verilen ucube yaşam tarzlarını hayatımıza adapte etmeye çalışırken,”erdem”, ”ahlak,”sadakat” gibi dengeleri topyekûn sildik attık. Oysa bir sevdayı sonuna kadar yaşamak, bir insana kayıtsız, şartsız bağlanmak, aşkı yüreğimizin içine yerleştirmek ve ölünceye kadar sevmek de vardı. Tenlerden, tenlere akan ateş, gözlerden gözlere süzülen, yüreklerden yüreklere uzanan gönül köprüleri vardı. Sımsıcak yazlar, yemyeşil baharlar ve her damlasında özlem taşıyan yağmurlar vardı. Biz bunların hiç birinin değerini bilemedik, şimdi ise koyu ve kapkara bir yalnızlığın içindeyiz.
Zaman deli gibi akıyor, geri dönmek ve zamanı durdurmak imkânsız, aklımız başına geldiğinde ise,mutlaka ben ne yaptım diye soracağız kendimize, fakat cevabını bulsak da, bunun bir faydası olmayacak, çünkü olamayacak.
Henüz yaşamı şekillendirmek elimizdeyken, sormalıyız ki bu soruyu. Kendimizle yüzleşirken,çok daha medeni bir insan olmanın yollarını arayıp bulmalıyız. Mutluluğun ise, bize ait küçücük şeylerin içinde saklı olduğunu öğrenmeli, hiçbir çıkar gözetmeden ve çekinmeden âşık olmalı, sevmeliyiz -sevilmeliyiz hem biz, hem de karşı cinsimiz.
Artık birbirimize iki yabancıyız.
Her ne kadar acı olsa, ne kadar güç olsa
Her şeyi evet, her şeyi unutmalıyız.
Her kederin tesellisi bulunur, üzülme.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta