Derler ki yer ve gök hep kardeşmiş taa ki insanoğlu araya uçakları, binaları, asfaltları, dev yolları yapıp onları ayırana kadar işte o günden beri insanlar sözde birbirlerine yakınlaşmış olsalar dahi birbirlerinden binlerce kilometre uzağa düşmüşler, biri alt katta diğeri üst katta olmasına rağmen yer ve gök gibi birbirlerinden kopuyorlar. Sevginin en derin halini terk etmiş insanlar, biri yer olmuş diğeri gök araya yüksek binalar yapıp düşüvermişler kendilerinden başka ülkelere. İki paralel doğru üzerinde ilerlerken bile birbirini göremiyorlar, görmezlikten geliyorlar. Masal bu ya herkes mutsuz ve mutluluğu aramaya başlamış, kimi bir taşın altında, kimi denizlerde, ormanda, gölün kıyısında, nehrin suyunda, gökyüzünün bulutunda aramış bulamamış.
Hem zenginliği ve mutluluğu kaybetmiş insanoğlu, zenginlik bu ya sadece para ile değerlendirilir olmuş. Yüreği bir okka etmeyen adamlar cebinde parası var diye adamdan sayılır olmuş. Yürekli kızlar ve delikanlılar sevdasının peşine düşmüş o düşme öyle derin ve anlamlı olmuş ki bazen adına kavga demişler, bazen de sevgi, aşk, dostluk, arkadaşlık ve güzellik. Uzamış günler saatler bir ileri bir geri alınır olmuş sanki günü kandıracakların sanıyorlar oysa ne günün nede zamanın kendi içinde saat kavramı var. Karanlık bastığında kendine çekilirken dünya insanoğlu yarattığı yapay ışıklandırmalar ile geceyi de gündüze çevirmiş ve salıvermiş kendini sokaklara, barlara, gece hayatı dediği tanımlara. İçki kadehlerini devirdikçe mutluluk hangisinde diye bakar olmuş bulana kadar devirmiş kadehleri ne yazık ki hiçbirinde bulamamış. Bitivermiş kadehler, şişeler ve kişiler.
Yürüyüşlere çıkmışlar, uzak diyarlara gitmişler adı mutluluk olan köyler aramışlar. Bulmak o kadar kolay değilmiş mutluluk denen bu şeyi. Bir gün gelmiş bakmışlar mutluluk sevinmişler, danslar etmişler, mutluluktan içivermişler kadeh kadeh, türküler söylemişler bağıra çağıra. Sonra uykuları gelmiş uyuyuvermişler, sabah kalktıklarında ne mutluluk kalmış nede güzellikler, ortalıkta şişeler, baş ağrıları ve ağır yük taşımanın yorgunluğu anlayamamışlar ne olduğunu. Anlamak içinde çaba harcamamışlar demek ki o değilmiş diyerek devam etmişler yollarına.
Kitaplar okumuşlar, masallar dinlemişler, şiirler yazmışlar, aşık olmuşlar. Elimizden gelen bu kadar deyip nerde bu mutluluk demişler demesine de bir türlü varamamışlar mutluluğa. Hoş aradığı şeyin tam olarak neye benzediğini bilmedikleri için zorda oluyormuş aramak. Kimi güzel bir kız görünce onu mutluluk sanmış, kimide yakışıklı bir adam görünce. Yürek pazara düşmüş ki kimsenin onu gördüğü yok bu şekilcilikler içinde. Gelmemiş tabi mutluluk güzelliğin içinde, hüsrana uğramış insanlar çünkü çıkarmışlar onların içinden mutluluğu, sadece görkem ve kibir ekmişler içlerine. Tabi her güzelin içinde bunlar yokmuş lakin olanları da herkese denk gelmiyormuş.
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
evet paylaşımların yüksek olduğu, mutlulukların yakalarımızı bırakmadığı günlere...:)) sevgiyle ...
Mutlu günler sevgili dostum...
:))
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta