Burası, terk edilmiş bir liman.
Bilmem neresinde Dünya’nın.
Ne gelen var, ne giden,
Ne de bir haber, beklenenden.
Kâh, rüzgâr sallıyor tahtaları,
Vuruyor kudurmuş gibi, suya.
Ardından korkunç bir çatırtı,
Sarıyor bu ıssız limana.
Kâh, işte! diyorum,
İşte mutluluk gemisi!
Gemi sanıyorum,
Ufuktaki kalın sisi.
Yağmur yağıyor üstüme.
Kar düşüyor, ak ak.
Bu ıssız limanda bana,
Kar yorgan, yağmur yatak.
Kâh, ötüyor kuşlar,
İnliyor rüzgâr,
Susun! diyorum,
Susmuyorlar!
Gece, karanlıklarda,
Yıldızlar diyorum, yıldızlar!
Alın götürün beni buradan,
Tâ uzaklara, mutluluğa kadar.
Beklenen o meçhul gemi,
Hâlâ yok, yine boş deniz.
Issız limanda bu bekleyiş,
Ne zor bir bilseniz.
Koşuyorum hayır! diyerek,
Dağlara, ovalara doğru.
Sonunda bir kaya dibinde,
Sarıyor tüm varlığımı uyku.
Sabah, Güneş’te tatlı bir sıcaklık,
Renk renk çiçeklerde bir sevinç,
Ruhumda bir yumuşaklık…
Rüzgâra, kuşa kızmıyorum artık.
Bu bağırışlar, bu çırpınışlar,
Ne güzel, ne hoş!
Belliki, ıssız limanda,
Mutluluk beklemek boş!
Dalıyorum musikisine, bu seslerin,
Unutuyorum adeta nasıl yaşadığımı.
Yoksa, beklenen mutluluk gemisinin,
Dalgalara vurduğu son yankıları mı?
Rüzgâr esiyor, serin serin,
Kokusu bile değişti çiçeklerin.
Sıcaklığını hissediyorum,
Binbir çeşit güzelliklerin.
Kırlar dolmuş çoluk çocuk!..
Kuşlar coşmuş, guk, guk!..
Anladım, anlıyorum şimdi,
Yaşamanın kendisiymiş mutluluk! (*)
(Bizim Sevgi Bağları 24)
(*) Gülveren Lisesi’nin Şiir Yazma Yarışması’nda birincilik almıştır. Ankara 1970-1971
Halil İbrahim YamanKayıt Tarihi : 21.7.2020 20:12:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!