Çocukken yağ satar bal satardık
Güzel günlerdi
Mutluyduk
Şimdi insanlığımızı da sattık
Satacak bir şeyimiz kalmadı
Filmlerdeki kötü adamlar gibi olduk
Çelik çomak oynardık
Mutluyduk
Şimdi birbirimizin geleceği ile oynuyoruz
Dizilerde intikam peşinde olan oyuncular gibi
Evcilik oynardık
Birimiz anne, birimiz baba, birimiz de çocuk
Mutluyduk
Gerçek hayatta bu oyunu oynayamaz olduk
Bayramlarda ağaçlara salıncak kurardık
Sallanırdık, bir o yana bir bu yana
Mutluyduk
Şimdi hayatlarımız, yaşantılarımız, geleceğimiz sallanıyor.
Hayvanlarla, böceklerle, çiçeklerle haşır neşir olurduk
Hayvan gübrelerinin üzerinde yuvarlanırdık
Toz toprak pasak içinde elimizi yıkamadan yemek yerdik
Hastalık nedir bilmezdik
Mutluyduk
Şimdi bir virüse yenik düştük
Bilim kurgu filmlerindeki gibi…
Somun ekmeği yufka ekmeğin içine dürer yerdik
Zeytin bizim için lükstü
Zeytini iki defa ısırırdık
Mutluyduk
Şimdi hormonlu yiyeceklere mahkum olduk
Çiçeğin, domatesin, salatalığın, nanenin, dere otunun kokusunu
Yüz metre uzaktan hissederdik
Yağmur yağardı, güneş açardı
Buhar çıkardı
Toprağın kokusu serhoş ederdi bizi
Mutluyduk
Şimdi egzoz dumanı, boya, lağam kokusundan
Boğulur olduk.
Kuş cıvıltıları, ağustos böceği, çocuk sesleri ile
Bahçeli evlerimizin camlarında duran teyplerden müzikleri
Tüm mahalleye dinletirdik
Hayatın sesi idi
Mutluyduk.
Şimdi çocuk sesinden rahatsız olduk
Kulaklarımız araba gürültülerine, sarhoşların naralarına, silah seslerine
Bombalara, kapı seslerine gebe oldu.
Derelerde şarıl şarıl akan suları
Hayvanlar gibi eğilip içerdik
Serin sularda yüzerdik
Mutluyduk
Şimdi suları plastik şişelere
Havuzlara hapis ettik
Gecenin sessizliğinde
Gaz lambasının loş ışığında
Güzel sohbetlerle ruhumuzun derinliklerinde
Paslanmış duygularımızı okşardık
Mutluyduk
Şimdi ise mum ışığında şarap içmeyi
Romantizm sanıp
Psikologumuzu arar olduk
Kışın odun kömür ve tezek sobalarında
Patates ve kestane közlerdik
Tandırda kor ateşte kahve pişirirdik
Güneşin ısıttığı gibi
Yüreğimiz, içimiz ısınırdı
Mutluyduk.
Şimdi doğal gaz faturasını ödeyemedik
Donduk, üşüdük, titrer olduk
Ahşap ve kerpiçten bahçeli evlerimiz
Yeşillikler içinde toprak yollarımız vardı
Mutluyduk
Şimdi ise arsa yapmak için ormanları
Sigortadan para almak için
Evleri, iş yerlerimizi yaktık
Beton yığınlarına terk edilip
Umutlarımızı heder, geleceğimizi yok ettik
Köy yollarında arabalar geçerken
Gazete, gazete diye bağırırdık
Araçtan bize gazete atarlardı
Zamanı geçmiş
On beş yirmi günlük gazete ve
Ay ışığında kitap okurduk
Mutluyduk
Şimdi ise kitapları ve günlük haberleri
Okumaz olduk.
Değişmeyen tek şey
Düşünce ve özgürlük mahkumları
Hâlâ içeride yatıyor
Namussuz, şerefsizler, tecavüzcüler, hırsızlar
İnançları sömüren sürüngenler
Dışarıda dolaşıyor.
Çok sevdik çok
Birbirimize sarılıp destek olurduk
Mutluyduk
Şimdi yalan sevgilerin
Yalan sevdaların
Sahte dostlukların
Kurbanı olduk...
8 Aralık 2020
Kayıt Tarihi : 17.12.2024 05:23:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!