Yürüyebiliyor, görebiliyor, konuşabiliyorsam
Hayattaysam annem ayaktaysam
Dokunabiliyorsam, duyuyorsam
Okuyor, yazıyorsam
Kimin yüzünden annem
Düştün bir hastalığın pençesine
Ayaklı kütüphaneydin sen
Herkes bir iş yaparken
Sana uğrar, danışırdı
Bilinenler içinde
Bilinmezleri oynuyorum.
Bilindikçe korkuyor,
Bilinmedikçe kayboluyorum.
'Hayat sizin hayatınızdır
Dağıtabildiğiniz kadar dağıtın sizindir.
Dağıtamıyorsanız da sizindir
Belkide tek emin olduğunuz şey,
Sizin olduğudur.'
Anımsarmısın bilmiyorum
Bir gün günlerin bir günün de
Kantin de söyleşirken seninle
Şimdi yattığım yatağım da geldi aklıma
Birden başladım anlatmaya
Ne demiştin bana
Bir güzelin aslı kasım paşalı
Fistanı çiçekli eli maşalı
Hacı hüsrev yokuşundan aşalı
Küçükken hep aynaya bak derdi; annem
Kendini görebilmek için
büyüdüm.
Artık aynadan bakıyorum
kendime gelebilmek için...
Ben bir elbiseyim
Daha dikilmeyen
Görülmeyen, keşfedilmeyen
Ben bir rengim
Rengârengim
Ben bir suyum
istanbul seni bıraktım bu tarafta
sadece nefes alıp verdiğini
her bir odan da yanıp söndürdüğün
ışıkla anlıyorum.
cahit berkay'ı dinliyorum
dalıyorum.
Sabahın yedisinde,
Uyandıran nal seslerini,
Bana tatsız, tutsuz gelen
“Taze gevrek”diye seslenen çocuklarımı,
Evimi, komşularımı,
Yirmi beşbin lirayı bile arayan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!