şansımı bir yol kenarında buldum
aşkın hârına dal da gel dediler
göz gözü görmedi, balık ağa takıldı
bir elifin kâmetini yor da gel dediler
her aşkın göğsümdeki yarası ayrıdır
mevsimlerin gelmesi gibi
hatırı sayılır bir bağışlanmadır bu
kimsenin gözü yok bende
sessiz ve sakin bir kovalamaca hayatı
kendime yediremediğimden olsa gerektir
içimde bir dağ
nasıl yankı verirse
öyle ses vermeliyim doğan güneşe
bana bir masal oku
senin kahrından bir gün çatlayacağım
ölümüm senin elinden olacak
ben kaçacağım ama hep kaçacağım
yorulacağım ama pes etmeyeceğim
daldan dala konmasını öğrenemedim
bir serçe gibi
gitmeliyim bu şehirden ufku açık
gidemiyorsam / bilmiyorum gitmesini
gidemem ya da hiç ben
gidenler hep isteksizce
şimdi cürmüm esrarımı dağıtır
sakın gitme
her yaranın kanayışı
dar mezara ruhumu
götürmeye teşnedir
sol omzuna yaslan da öyle bak
I
içim sancıyor anne
neden doğurdun beni
anılarla yaşamayı kim öğretti
kim bir aşkın acısını
uzaktan bir dağ gördüm
dağın ardında meşe
meşenin boynu kırık
ardında binbir neşe
bir kaptanın sırdaşı
uzak bir adamın içinde bin anka
bin yangın bin varoluş bin tezat
bin dünya bin dünyaya yetecek kadar
yarına çıkarsa çatlayan nefes
akıllı bir kadının gözlerinde fer olur
biraz bahar olmalıydı sana yakışan
biraz deniz biraz göl biraz temmuz
sızı ve sınç ortasında yalnızım
ölümden gayrı melekülmevt hınç biraz
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!