Olmalıdır her fiil; itidal-ı dem ile
Olur bir kul mutedil; şu ikiyi cem ile!
Tahsil eyle ilimi, Hilmi iste mevladan!
Başla işe ibtida; alçak nefse gem ile!
Tefrit edip ham kalma, ver hakkını hayırın!
Olsun her dem nahoşa, itirazın, hayırın!
Darılsan da birine, Hak sözünü reddetme!
Yoksa asla olamaz, senin sana hayırın.
İfrat yanlış tavırdır, müstakime zarardır
Muttaki ye yakışan; hep dosdoğru karardır.
Neyse emr-i ilahi, ona uyar Müslüman!
Hüdabin’ce her karar; mü’min için yarardır.
Mantık çıkar tatile, hisler olsa tercüman
Atar kulu dalal’a, dilden çıkan argüman.
Birçokları bulamaz, onun için gerçeği!
Zira girer kalplere, türlü, çeşit, kem güman.
Allah, felah vaat eder; müstakime kitapta!
Uy emrine Rabbinin, şifa var bu hitapta!
Orta yoldur hak sırat, şaşma sakın rotadan!
Vur tavrını mihenge, her amel ve etapta!
Cihat ŞAHİN
18.08.2010-İZMİR
Kayıt Tarihi : 18.8.2010 15:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Olmalıdır her fiil; itidal-ı dem ile
Olur bir kul mutedil; şu ikiyi cem ile!
Tahsil eyle ilimi, Hilmi iste mevladan!
Başla işe ibtida; alçak nefse gem ile!
Tefrit edip ham kalma, ver hakkını hayırın!
Olsun her dem nahoşa, itirazın, hayırın!
Darılsan da birine, Hak sözünü reddetme!
Yoksa asla olamaz, senin sana hayırın.
İfrat yanlış tavırdır, müstakime zarardır
Muttaki ye yakışan; hep dosdoğru karardır.
Neyse emr-i ilahi, ona uyar Müslüman!
Hüdabin’ce her karar; mü’min için yarardır.
Mantık çıkar tatile, hisler olsa tercüman
Atar kulu dalal’a, dilden çıkan argüman.
Birçokları bulamaz, onun için gerçeği!
Zira girer kalplere, türlü, çeşit, kem güman.
Allah, felah vaat eder; müstakime kitapta!
Uy emrine Rabbinin, şifa var bu hitapta!
Orta yoldur hak sırat, şaşma sakın rotadan!
Vur tavrını mihenge, her amel ve etapta!
Cihat ŞAHİN
18.08.2010-İZMİR
Cihat Şahin
Degerli eserinizi Güldeste siir grubu/muzda paylasmaktan onur duyarim Cihad hocam...Yüreginize saglik, Huzurlu Ramazanlar diliyorum...
Siirinizin baslik anlamini okuyanlar icin, yararli olur umudu ile veriyorum.
Rabbim bizleri SIRAT-I MÜSTAKİM yolundan ayirmasin...Amin, ecmain...
MÜSTAKİM kelimesinin Türkçe karşılığı.
(Kıyam. dan) Doğru, istikametli. Eğri olmayan, düz, dik. Hilesiz, temiz.
SIRAT-I MÜSTAKİM kelimesinin Türkçe karşılığı.
En doğru yol, İslâmiyet yolu. Hak yolu. Allah'ın râzı olduğu en doğru yol. Peygamberlerin, evliya ve sâlihlerin, sıddıkinlerin gittikleri meslek.(Sırat-ı müstakim, şecâat, iffet, hikmetin mezcinden ve hülâsasından hasıl olan adl ve adâlete işârettir. Şöyle ki: Tegayyür, inkılâb ve felâketlere ma'ruz ve muhtaç şu insan bedeninde iskân edilen ruhun yaşayabilmesi için üç kuvvet ihdâs edilmiştir. Bu kuvvetlerin birincisi: Menfaatleri cezb ve celb için kuvve-i şeheviye-i behimiye. İkincisi: Zararlı şeyleri def' için kuvve-i sebuiyye-i gadabiyye. Üçüncüsü: Nef' ve zararı, iyi ve kötüyü birbirinden temyiz için kuvve-i akliye-i melekiyedir.Lâkin insandaki bu kuvvetlere şeriatça bir had ve bir nihayet tayin edilmiş ise de, fıtraten tayin edilmemiş olduğundan bu kuvvetlerin her birisi, tefrit, vasat, ifrat nâmiyle üç mertebeye ayrılırlar. Meselâ: Kuvve-i şeheviyenin tefrit mertebesi, humuddur ki, ne helâle ve ne de harama şehveti, iştihası yoktur. İfrat mertebesi, fücurdur ki; nâmusları ve ırzları pâyimal etmek iştihasında olur. Vasat mertebesi ise iffettir ki, helâline şehveti var, harama yoktur.İhtar: Kuvve-i şeheviyenin; yemek, içmek, uyumak ve konuşmak gibi füruatında da bu üç mertebe mevcuttur.Ve keza kuvve-i gadabiyyenin tefrit mertebesi, cebanettir ki, korkulmayan şeylerden bile korkar. İfrat mertebesi, tehevvürdür ki, ne maddî ve ne manevî hiç bir şeyden korkmaz. Bütün istibdatlar, tahakkümler, zulümler bu mertebenin mahsulüdür. Vasat mertebesi ise şecaattır ki, hukuk-u diniye ve dünyeviyesi için canını feda eder, meşru olmayan şeylere karışmaz.Ve keza kuvve-i akliyenin tefrit mertebesi, gabavettir ki, hiç bir şeyden haberi olmaz. İfrat mertebesi, cerbezedir ki, hakkı bâtıl, bâtılı hak suretinde gösterecek kadar aldatıcı bir zekâya mâlik olur. Vasat mertebesi ise; hikmettir ki, hakkı hak bilir, imtisal eder; bâtılı bâtıl bilir, ictinab eder...Hülâsa : Şu dokuz mertebenin altısı zulümdür, üçü adl ve adalettir. Sırat-ı müstakimden murad, şu üç mertebedir...
TÜM YORUMLAR (1)