Bir ulu dut ağacının gölgesinden geldi
Güneş gibi aydınlıktı gözleri
Merhamet taşırdı elleri
Nasırları vardı
Kim bilir nasıldı
Sabır derdi herkes kendine sabır
afyon içerken firari kelebek
ürkek gölgelerini yaralar
çilesiz geberişlerindendir
ruhsuz canlaryn gidişi
kalmışız bir başımıza
ki başımız bozuk düzen yaftaları
Af ile sağlamlaşan çentikler
yoğurulurken ki semaverce
çizgilerin kırık kıskaçlarıyla
züleyma öpüşmeleri dondurulur
sizlerin ayaklarına kapanış
bizlerin ayaklarından geçer
Gece ayazlarda saklamış lacivert yağmurları
Yağmurlar ayazlara bırakmış gözyaşlarını
Gözler ki saklanmış gecenin gölgesiz düşlerinde
Düşler gecenin ayazlarında
Gözlerden uzağa
Fırtına yalnızlığına yollamış beyaz damlaları
Acı hüzne doğru yol alıyor bir akşam vakti
Ziynet aşka kahır dolu bakacak
Gönül bir dağa çıkmak, bir adres bulmak ister
Dost, anne şefkatini okur tesbihatta
Acizlik amadedir ve hüzün acılarda
Vakit ufka kızıllar sunmak içindir
Mum söndü
Soba yanmıyor artık oturduğum odada
Dışarıda boran borana karışmış
Kar karı ısıtıyor ve soğuk soğukla
Cebelleşerek ısıtıyor havayı
Kalem titrek dokunuşlarla ıslatıyor
Kırağı ovaları tutmuştu
Senin asil gidişini protesto ediyorlardı
Yeminleri tomurcuklara döktüm
Divitler yazsın diye asilerin çilesini
Öldürecek kadar beni seven gözlerin
Yalan söylemez. Gel buluşalım
Ve sen! YAĞMUR CIVILTISI
Bu gece de penceremdesin
Odam durgun, yatağım soğuk...
Ah etmek!
Umursamıyorum kendimi
Çile, alnımda bir kara leke!
Biri ilham verdi
Öbürü iham
Kimi idam derdi
Kimi adam
İlham idamı tetikledi iham adamı
Ve dareağcında sallanan adamın
Deffaf ağır yaralı
Gözleri kapalı derin narkozlarda
Sessizliği deflerinin sesinde yaşıyor
Vurdumduymaz derler onun için
Halbuki duyarvurmazdır o
Tek isteği var: Ayağa kalkmak
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!