Ne bahar ne kış ne yaz
Gökteki yıldızlar az
Ne şiir ne türkü saz
Aşkın tarifi olmaz
Sana senden bile öz
Sevda dediğin ne ki?
Gece uykusuz kalıp yıldızlara sarılmak...
Sevda dediğin ne ki?
Onun adını anıp hayallere sığınmak...
Sevda dediğin ne ki?
Her yolculuk öncesinde yaparız çeşitli hazırlıklar,
Bizim yolculuğumuz için mümkünse kapansın ışıklar.
Derin derin nefes alalım birkaç kez oturalım koltuğumuza
Başımız ellerimiz arasında, çıkalım hüzün yolculuğumuza.
Düşün, güneşi, ayı, geceyi, yıldızları, dünyayı
Aşka inanmasanda
Beni anlamasanda
Sen benim olmasanda
Ben seni seveceğim
Güneş ay yere inse
Dadaşım yüreğim merttir
Bükülmez bileğim serttir
Hep tek yumruk tek yürektir
Ben dadaşım gel gardaşım
Erzurum’dan çıktım yola
Kaşlar kara, gözler ela,
Yanıldık o selvi boya,
Bakmadık anaya huya,
Aldık başımıza bela.
Ben gezerken o uyuklar,
Bir hayattır o,
Vücudumu oluşturan hücreler kadar ufak,
Volkandan fışkıran alevler kadar sıcak,
Bir ateştir.
Bir acıdır o,
Gülüyorsun kıkır,
Yaşıyorsun tıkır tıkır,
Oynuyorsun şıkır şıkır,
Başka bir isteğin var mı?
Göbek açık, yırtmaç yana,
Yel sevdamı duyunca, kuru kavak saz oldu,
Dağlara söyledim de, parça parça toz oldu,
Kışlar bile anladı, bahar oldu yaz oldu,
Bir sen anlayamadın, bir de kara gözlerin.
Manasız kelimeler dize oldu, söz oldu,
Dikensiz gül,
Sevgisiz gönül,
Sensiz bir ömür,
Düşünemiyorum.
Kanatsız kelebek,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!