Yeter...
Ey! Fesatlık yolunda, durmadan koşan insan,
Nereye gitti düşün, onca zalimlik yapan,
Birazcık özün varsa, doğruları sen de an;
Kara bulut kesilip, şimşekler çakma yeter,
Yanlış teşhis koyma doktor derdime,
Bu derdi başıma açanları bul.
Ne hırsızlar geldi, geçti yurduma,
Koltuk için dinden geçenleri bul.
Eşkıyayı kimler saldı sokağa
Anında karşımda beliri verdi,
Dikildi gözümde durdu gözlerin.
Gönlüm, bebeğinden gülleri derdi,
Sevda kurşunuyla vurdu gözlerin...
Içinden, içime bir volkan aktı,
Kahır dolu bu hayattan yılıp da,
Sevgileri özden silme ha gönül!
Zalimliğin borusunu çalıp da
Büyüklüğü böyle bilme ha gönül!
Diken batıp, acıtmasın içini
''Beyniniz mi sulandı? Hedefini şaşırdın.
Attığın bu adımla, sabrımızı taşırdın.''
Şaşkın ördekler gibi, tersine yüzüyorsun,
Problemler üretip, kendince çözüyorsun,
Yaşadığın Vatan'a mezar mı kazıyorsun,
Vur diyorsun akort bozuk tellere,
İnlemeden çalan sazı neyleyim...
Boran dinmiş, güneş doğmuş ellere,
Gül açmadan gelen yazı neyleyim...
Dünyada kan oluk, oluk akıyor,
Antoloji kota koymuş şiire,
Tadımıza biber ekmiş neyleyim.
Kalemimiz suskun kalmış habere,
Yazımıza sınır çekmiş, neyleyim.
Dostlarımız göç toplamış gidiyor,
Sahte dostluk edenlere
Yapmacıktan gülenlere
Sevilip, sevmeyenlere
Nokta koy, nokta gardaş
Kalleşliğe, kahbeliğe
Karga gibi dalda peynir kavgası
Yerde gezen tilki kârlı bu işte
Her kafanın başka başka havası
Sinsi beyin bilki kârlı bu işte
Sen bir yöne ben bir yöne çekerken
Bir gün olur yarim beni ararsan
Kırılmış kalp ile bulursun elbet
Pişmanlık duyup da bana gelirsen
Kırılmış kalp ile bulursun elbet
Bil ki kalbim sana kapalı her an
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!