Bize Allahtan korkmayı öğrettiler. Kulundan değil.
Kulu yavuz da olsa,
Allah’ımız var, bizim.
Dün Kazım’ı bugün Sefa’ yı
Uğurladık ebediyete salla,
Herkes gibi gidip, kabre yatınca; Münkerlen Nekir gelip hesap sorunca. Güvencimiz var Rabbi Rahime, Huzurunda el pençe durunca...
Araftayım,
Gök ile yer arasında.
Ne inebiliyorum yere,
Ne erebiliyorum göğe.
Toprak istiyor bedenim,
Gökler salmıyor yere.
. Benim şehrim canlıdır,
Seslenir, sabah akşam
Haykırır, gürültüyle.
Yükselen minarelerden
Ezan, seslenir selalar
Ölülerin ardından, yürürler
Sensizliğin koynunda,
Kaç pranga eskittim.
Yokluğunun ıztırabını,
Yüreğime hapsettim.
Zihnime kazınmış en son gözlerin,
Yangın yeri yüreğim
Söndüremez nehirler
Alevi görünmez, yanarım
Çöllerdeyim..
Çorak topraklardayım
Bahçenizde sümbül olsam
Sevdiğiniz bir Gül olsam,
Yazın açsam, kışın solsam,
Gelir beni yoklar mısın?
Ara sıra koklar mısın?
Gecenin karası sinmiş,
Gözlerin ile saçına.
Yerde, kuytuların koyu gölgesi,
Hakim tüm şehrin caddelerine.
Gökte kamer hüznü derlemiş,
Doya doya sarılıp
Geceler boyu ,
Koynunda yarin,
Uyutmadı kader.
Kör karanlıklarda,
El yordamıyla,
Ben sana hasret,
Ben sana tutkun.
Ben sana susamışım,
Kağıtlar doymuş,
Kalemler ezberlemiş adını.
Şiirler kanıksamış, sevdamızı
Günahkar dudaklarınla,
Haykırma sus!
Gözlerin konuşsun geceye,
Denizlere, aya, güneşe...
Ellerin dokunsun.
Günahsız emeller ile,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!