Uzak mavi ovalarda ara beni
Bak butun taslarin altina
Duvar diplerine
Solucanlarla, kurtlarla yoldas olmusum
Toprak olmusum, toprak.
Al beni sur yuzune...
Yarılanmış bilmem kaçıncı kadehin ufkunda
Güneş maviye hasret bir kızıllığa batarken
Gözlerini arardım gökyüzünde
Bilmiyorum ne renk tiler
Kanatlanır uçar, o buluttan bu buluta koşardım
Gök kuşağı na rengini sorardım.
bizim İstanbul'umuz yoktu ki
boğazında şiir yazalım...
küçük bir ova, bir kaç kral ağacı ve birkaç şişe bira
bir de poyraz...
sürükler saçlarından boğazın seslerini kulaklarımıza...
duyan duyar duymayan duymaz...
gökyüzünden koparmıştık mavileri...
mutluluk ceplerimizden taşıyordu...
koşarken rüzgara karşı,
özgürlük gözlerimizi yaşartıyordu...
gençtik işte...
güneş mavi doğup mavi batıyordu....
Elbet yumuk yumuktu ellerin.
Bembeyazdı.
Gözlerin boncuk boncuk.
Şaşıyor insan bu büyük istemsiz değişime.
Yaşın kaç bilmem ki...
Kaç vites değiştirdin o ellerle...
Gittin
Biraktin gittin...
O koru icime attin
Ve gittin...
Allah buna izin verdi
Seytan guldu
öyle uzak ki
öyle yasak ki
öyle bir rüzgar ki;
cebimde ki son kibrite inat...
zaten sevmem kokusunu
öyle bir fırtına ki;
Her bıçağa sırtını döner mi insan?
Geçerken umutlar bir bulut gibi üstümden.
Kırmızı bisikleti özler oldum yine,
İlk ihanetin tadı damağımda kalmış,
İzi sırtımda...
Heybemde tenor bas bariton çığlıklar,
Yoooookkk öyle...
Ağız ucuyla söylenmez bu türkü.
Bir bilseydin!!!
Poyraza karşı söylenir bu.
Damlalar yüzüne çarpar...
Yetmez...
Kırmızı bir çığlıktır arda kalan
Kopuş kırmızıdır
Yok oluş kırmızı
Gökyüzündeki umut yeryüzüne yağdı
Lucifer'in gözleri şimdi daha anlamlı
Sabahın paslı saatlerinde nemli bir nefes yakar ruhumu




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!