Çocukluğum uzak tren yolculukları gibiydi
Bir sonbaharda bırakmıştım yalnızlığımı
Dolunayı arıyordum, bozgun ve sakin
Bir aşkın hem maktülü hem zanlısıyken
Yangın yeri gibiydi şölenlerim
Fevzi Günenç üstada
Koca bir tepsi balcan kebabı* getirdi
kırmızı şarapla sofraya Fevzi Abi
Rus şarabıdır ha, kadına benzemez dedi tebessümle
Orospusu bol bir şehirden geliyorum
Oynak sevişmelerin koynundan
Boşluk: Yaşanmamışlık..!
Bir kadın kendine ağlıyor uzakta bensiz
...........................Aydın Yeşilyurt için
kiralık bir hayatın kıyısında
kiralık bir katil gibi durdum hep
gözlerim cezalı bir çocuğun isyanı
firardayım yılkı aşkların koynundan
Gündelik şeylerdi oysa masallarım
Hep yabancı kentlerde sakalları yorgun adamdım
Ellerimle güzelleştirirdim çiçekleri
Toroslardan getirdiğim rüzgarlarla
Hangi yıkık kavimlerden gelmiştinde
Değil yaşanası değil
Oturmuşum da anadolu şivesiyle
Ağıtlar yakmışım tanrıların göz yaşlarına
Hiç üşenmeden
Kür(t) i hicazkar
Ne zaman yolculuğa çıksam
kahpe hançerler saplanır sırtıma
gözleri bile olmayan
cüzzamlı bir kadın tarafından
İntikam için açık bırakıp kapıları
-Neşe İriz'e-
Mango ağacının dibinde durdum
İğde kokusu gelirken - ne tezad -
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!