bazen beceremediğim işe ara vermek iyi geliyor bir çay, sigara içimi ya da belki daha uzun bir zaman
çayın demlenmesi gibi görüş açım değişiyor, yanlış gittiğini hissettiğim olaya bir kaç adım geriden soluklanmış olarak bakınca
sisler dağılıyor; hata, yanlış hemen görünmeye başlıyor.
ben yine göremedim...(
bir raf yapmak nasıl bu kadar zor olabilir anlamıyorum aynı boyda iki tahta kesip arasını işaretleyip bir kaç raf ekleyeceksin hepsi bu.
en üst rafın solu ile en alt rafın sağı arasında iki santim fark var.
bunu ben farkettiysem herkes fark edebilir. çarpık eserimi seyrederken aklıma osman hamdi beyin kaplumbağa terbiyecisi adlı resmi geldi
nasıl böyle bir çağrışım oldu çözemedim.
özellikle başı hizasındaki yazı "şifau'l kulub likau'l mahbub" 'kalplerin şifası sevgiliye kavuşmaktır.' yazısı kaplumbağaları bir dönem ikinci
plana atmama vesile olmuştu.
Osman Hamdi Bey aynı zamanda ilk arkeologlarımızdan biridir ki; Nemrut Dağındaki dev heykellerin keşfi ona ait.
o heykelleri keşfedip heykel sanatına bigane kalması takdire şayan.
heykel demişken resim konusunda üst düzey sanatçılarımız olmasına rağmen heykel konusunda tatminkar eser sayısı çok azdır.
cumhuriyet sonrası yapılan heykellerde yabancılara yaptırılan atatürk heykelleriydi zaten.
en bilinenleri;Sarayburnu Atatürk Anıtı, İstanbul Belediyesi tarafından Avusturyalı heykeltıraş Heinrich Krippel'e yaptırlmıştır
İtalyan heykeltıraş Pietro Canonicaya sipariş edilen taksim anıtı falan filan yüzlerce heykel çoğunun parası halktan tahsil edilerek yapılmıştır.
halk gönüllü mü değil mi bilmem.
ama komik vakalarda yaşanmamış değil örneğin malatya da yapılan atatürkün yanında duran gencin her tarafının açık olması yani anadan
üryan vaziyette dikilmesi toplumun evrimleşmesi ve dönüştürülmesi istenen hedef "ap açık" bir şekilde malatyalıların nezdinde
anadolu insanlarının gözüne sokmaktı
yavuz donatın köşe yazısından kısa bir alıntı muhabbet recai kutanla gerçekleşiyor. yavuz donat gencin önündki yaprağın heykelin orjinal
hali olduğunu zannediyor aslını öğrenince şöyle bir konuşma geçiyor recai kutanla arasında;
İşin bu son faslına ilişkin olarak Donat ile Recai Kutan arasında geçen soru/cevabın bir bölümü de şöyle:
"- Ne oldu? / - Kırdılar. / -Neyi kırdular? / -Şeyi işte canım. / - Heykeli mi? / - Hayır hayır... Heykele kimse elini sürmedi...
Gencin önünü kırdılar. / - Erkeklik organını mı? / - Bana söyletme şimdi... Maalesef öyle oldu... Onu kırdılar. / -Neden? /
- Gelip geçen kadınlar görüyordu... Vış, bu da ne böyle diye tepki gösteriyorlardı. / - Kim kırdı? / - Kıranlar bulunamadı. /
- Sonra? / -Sonra hükümet karar aldı... Heykelin önü büyük bir yaprakla kapatıldı."
çıplaklık bu coğrafyanın alışık olmadığı bir olguydu madem çıplaklık bir aşamaydı o zaman ulu önderlerin de
çıplak heykeli yapılabilirdi bkz: sümerbank kayseri
"Eskiyen ve yıpranan Atatürk heykellerinin kaldırılması sorunu, yakın bir zamana kadar heykeli şehirden ilçeye, kasabadan köye
armağan etmek yöntemiyle çözümlenmekteydi. Ancak bu yöntemin işlemediği en trajikomik olay, 2005 yılında
Afyon’un Emirdağ ilçesinde yaşandı. 12 Eylül’de Afyon Garnizon Komutanlığı’nın Emirdağ Kaymakamlığı’na
armağan ettiği estetik dışı heykel, itfaiyenin deposuna kaldırıldı. İlçede, heykelin çok değerli olduğu ve satıldığı
yönünde dedikodu çıktı. Belediye de bir sabotaj olmaması için heykeli ilçelere ve okullara vermeyi teklif
Kullanılmayacak haldeki heykeli kimse almak istemedi. Bunun üzerine heykel, bir zarar görmemesi için, kaymakamlık
ve müftülüğün de imza attığı bir tutanakla, başı kıbleye gelecek şekilde toprağa verildi."1
halktan toplanan paralarla heykel yapılırken 1938'e kadar silahlı kuvvetlere yapılan yatırımlar hakkında doğru dürüst bir bilgiye
ulaşamadım.
heykel konusu çok uzun mevzu heykel adı altında saçmalığın her tonunu gördüm ve fakat amiyane tabirle "oha yok artık" dediğim
tek bir heykel vardı tavşancıl belediyesinin önüne dikilen yahya kaptan heykeli...
mustafa suphinin katili
hani nazım hikmetin ;
"on beş kasap çengelinde sallanan
on beş kesik baş
yoldaş
bunların sen
isimlerini aklında tutma
fakat
28 kanunisaniyi unutma!"
diye yazdığı şiirde
"burjuva kemal’in omuzuna binmiş
kemal kumandanın kordonuna
kumandan kahyanın cebine inmiş
kahya adamlarının donuna
uluyorlar
hav… hav… hak… tü
yoldaş unutma bunu burjuvazi
ne zaman aldatsa bizi
böyle haykırır:
– hav…hav…hak…tü"
diye işaret ettiği yahya kahya
peki bu heykel sevici belediye başkanı kim acaba...?
burjuvazinin cellatlığını yapan kişiyi kutsayan kim
zaman çok nasılsa mustafa suphiye de geliriz hele ben şu raf işini halledeyim de kimse görmeden
utanç doluyum.
1:
/
/
Ahmet Kırmızı
Kayıt Tarihi : 16.4.2022 22:28:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Her yazınız, sonrasında bir iki kitap karıştırmama vesile oluyor.Bunun için teşekkürler.
Tebessümle selamladım sizi:) Saygımla...
https://belgelerlegercektarih.com/2012/05/10/yurtdisindan-getirilen-m-kemal-ataturk-ve-inonu-heykelleri-ve-resimleri/
https://tr.wikipedia.org/wiki/Kocaeli%27de_1999_T%C3%BCrkiye_yerel_se%C3%A7imleri
yazıya kaynak ekleyemedim neden bilmiyorum aklımda kalan üç kaynağı ekliyorum
TÜM YORUMLAR (2)