yürek sızım
kaşlarını catmışsın
yüzünde hüzün var
hayallere dalmışsın
benden uzaksın
seni üzen ney
ney çözemiyorum
almış başını gidiyorsun
yollarına cıkmaya korkuyorum
çıkarsamda üzerim seni diye
sen benim yürek sızım 
sen benim alın yazımsın
dualar ediyorum
seni bana getirsin diye
sanki aramızda
bir ucurum var
gözlerimde yaş
sanki yagmur damlası gibi
seni düşündükce
hep kendimden geçiyorum
içimde bir sıkıntı var
ya bir gün bu ruya biter
sen hayal olup hayatımdan
cıkar ve sonsuza kadar
benden gidersin diye
sen yürek sızım sen bende bitmeyen aşksın
bakma ne olur nemli gözle
kırma seni seven kalbi kırma
gitme benden gitme
bu aşkı bir anda bitirme
bak yine sensizlik çöktü üzerime
rüzgar olup ucuyorsun
ama ben yine bıraktıgın yerdeyim
hem sevdiğim hemde ömür boyu bekleyecegim
sen cansın sen yürek sızım sen hayatımsın
12 Kasım 2015 
şiir:Mustafa Seven Kalp 
 
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!