Annemin bileklerinin içi
Beyaz
Damarları
Belirgin, yeşil
Elleri kremli pamuk
İçi yumuk
Kitaplar dolusu bir şirin mekan
Sakince bir kedi, ufak bir masa
Şu dünya dediğin üç günlük seyran
Ahirinde beni böyle avutsa
Bir güzel camiye yakınca olsa
Bir güz günü, yol yamacı, bir gül ağacı
Başında tek gonca, tavrı pek acı
Boynu bükük halinden sanki davacı
Sordum nedir derdin senin a ak gül
Boynunu büken şey ne ki ey tek gül
Sende karar kılmıştı Halilullah İbrahim
Kırıp hemen kavminin o dilsiz putlarını
Halim öyle dertli, öyle perişan, vahim
Putlara kaptırmışım senin kararlarını
Gülmem hastalık işareti
Çok konuşmam
Az konuşmam
Hastalık alameti
Sevinmem
O zavallı kedi ilkten şanssızdı
O cami yolunda yapayalnızdı
Çocuklar bilmişti yalnızlığını
Hissetmiş idiler anasızlığını
“Mina” koymuşlardı onun adını
Eczacı kalfasının dili tabii alışmış
Buyurun geçmiş olsun dedi ilacı verdi
Ne bilsin bu hastanın geçmez bir derdi varmış
Dedim derdim ömürlük, ilaç onun kemendi
Ne oldurur bu dert, ne de ondurur
Yıllar olmuş sana tek mısra yazmamışım
Şu hayat telaşına pek takılı kalmışım
Zarifoğlu unutmuş, ben bari hatırlayım
Sen benden istemeden ben bir şiir yazayım
İlacın bol, devanın dar zamanı dermanım,
Kaç kelime bende emanet
Kaç satır borçluyum
Kaç mısra
Bilmiyorum
Peyderpey
Ödüyorum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!