Firkat belalı ancak beklemek acılı
Ölmek kolaysa yaşamak neden sancılı
Diyebilmeli ki insan
bir köpüklü gülücük
yegâne silahımdır benim
bırak yalan saatler
yalan yanlış işlesin
akrep dakikadan
Sevinir tambur kızıl mağarada
Çeker perdesini geçmişe gece
Ruhum yerine geldiği bir anda
Verdi müjdesini gaibden hece
Kırdı bir ekmek bir yalan üstüne
Diriler benim yükümü sırtlanamazlar
çünkü ölümdür kemiklerime mıhlanan benim
saçlarım tarazlanmıș güneşe kefendir
köklerimse kimliğime yazılmış
bir kırlangıcın bakışlarında
Gecenin sevdası
çocukların kaybolmadan
karanlığın çam sakızı
çiğneyen ağzında saklıdır
ve bazen bulanık bir mahzenin
semirmemiș sandıkları
Günaha büyük
dünyaya küçük düşmüş biriyim ben
gözlerimi silmek için kullandığım bulutlu mendil
benden ağır benden zorlu bir yağmura
gebeymiș meğer
her kuşku nöbetinde sarındığım kararmış ceket
ihtilaçlı bir perdenin
mor zamanlı kıvrımında
sallanır yüreğim ve dallanır
kanar geleceğin tuğla köprüsüne amansız
ve solumaktadır tan meyvesi açılmış andan
göğsünde semirip akla güneş tutan lerzan
Can kafesimin içinde bir dev sarnıç
Çevirdi dünyâmı rûyâ ekseninde
Ve hakîkat sanki göz küremde kılıç
Döndükçe biçtiği bir veremli perde
Hayâl rahmine sızan bir kanlı kâbus
Evet, bende bir şeyler var, günümün
budalı zamanı midemin paslı cevherinde gezinirken
yakîn belliydi belki yüreğin fayrap mahzeni
bir șükûfe dilenir mâsivâ çevgeni sinsi
Sessiz
Ve sevinçsiz
Yayla kuşu kedersiz
Ateş soluklu yazı
Buz tutuklu kıșı
Günașırı yaramaz
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!