İnsan çocuk olunca
Bulutlar onunla yürür
Ve o durduğunda durur bulutlar
Ay aksakallı dededir
Kayan yıldızlar bastonu
Aynı güneş değil mi?
Şavkı vuran anlımıza
Aynı yağmur ıslatmıyor mu?
Topraklarımızı
Öyleyse bu ayrılık niye
Kim için
bir tohum düştü toprağa
gece karanlığında sessizce
önce sıyırdı tüm teçhizatını
sonra feda etti özünü dosta
bir gül düştü kırıldı dalından
bülbül figan etti
Bu gün gözlerim yaşlı
Kalbim hüzünlüyse
Ve iliklerime kadar donmuş
Hissediyorsam kendimi
Ve sevgi meltemi esmiyorsa
İklimimde
Gün geçti
Bu gün geri gelmeyecek
Biliyorum
Düne de dönülmeyecek
Ne sevenler sevdiklerine kavuşacak
Nede bir çiçeğin yüzü gülecek
Tüm saatler hüzne ayarlı
Gölgeler hüznün gölgesi
Güneş hüznün ışığı
Dallarında ağaçların
Hüzün meyvesi
Renk renk
DUDAYEV'E
çevrilmiş namlular
bizim olmayan ve yaşayamadığımız
hayatın üzerine
Mavi gökyüzünden almış gözlerin rengini
Yüzün gecenin bağrındaki
Dolunay
Gözlerindir ışık veren kalbime
Daha çok küçüksün küçüğüm
Topaç çevir top oyna arabanı sür
Kahkahaların her yeri sarsın
Sakın üzülme dert etme
Bırak büyükler düşünsün
Düşlerini karartan her şeyi
Üç yiğit hikayesi
Onlar üç garip yiğit idiler
Nura, kaleme ve silaha gönül verdiler
İlâhi ahitle sözleştiler
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!