1966 yılında
babam tarayıp kitapları
“salih” düşmüş nüfus kaydıma
benim talihsiz güzel anam
gün yazdan kışa dönmeden
belemiş beni beşiğime
sonra dönmüş işine gücüne
gözümü tarlalarda açtım
yalnız bırakmamak için anamı
var gücümle çalıştım
……………..kızgın güneşin altında
bir yalım olup
……………..bende toprakla yandım
terim aktı damla damla
…………….toprağa karıştım
sonra üstümden attım tozumu
harman yerinde esen yellere
bir erkek gibi çalışan anama bakıp
…………………………………….şaşarak
sen bir öğretmen kadınısın
neyine gerek senin çalışmak
……………………………….derdi
bazı köylüler işten güçten bıkarak
oysa beş çocuklu bir aileye yetmezdi
………………………öğretmen maaşı
ve köy yerindesin
herkes çalışırken
yakıştıramazdık kendimize aylaklığı
eksik olmadık ovadan tarladan
eşekle
……...atla
…………..yollarda çoğu zaman yayan
çalıştık bir zaman
………………..toz duman içinde
terledik toz terimize karıştı
yüzümüz terden çamur içinde
………………..yandık güneşin gölgesinde
yandık ki ne yandık
ve hâlâ içim yanık
ve hâlâ uykularına doyamam
doyamam ağaç gölgelerine
ilk sigaramı beş yaşında içtim
ve babamdan öldüresiye dayak yedim
sonra yıllar yılı sigarayla seviştim
paramın olmadığına yandım bakkal önlerinde
babamın parasını çaldım
o zamanlar köyde insan çoktu
mahallenin çocuğu bir ordu
bir ordu bir olup
harmanda dövenle döndük
sonra attık kendimizi havuza
………………...havuzda soğuk sulara
sıcak yaz akşamları
…………………ateş böceklerinin peşinde koştum
elimde sapanım
peşinde koştum kuşların
ve ben de bildim arkadaşımı
dere yamaçlarında paylaşırken kuru katığımı
onun hiç haberi olmadı ya
ilk aşkımı ilkokulda yaşadım
şimdi beş çocukla
bir hayırsızın elinde
hatırladıkça içim acır
…………………..acırım
“adam olmak için okumak gerek”
büyükler hep böyle derdi
acıpayam ilk gurbet
sonra denizli çorum
geçti öğrenme yıllarım
öğrenmenin yaşı yokmuş
zamanla anladım
askerliğe batıda başladım
………….izmir - hacılar kırı
sonra doğuda erzincan
………….gördüm karlı dağları
öğrendim ki
adamlığın yolu
……kalemden kitaptan geçmezmiş
adam olmak için
önce insan olmak gerekmiş
büyüdük
bir bir uçtuk yuvadan
işmiş aşmış görevmiş
mevsim göç mevsimiymiş
köyde genç namına kimse kalmadı
çekilecek çile büyük şehirlerdeymiş
aldım kalemi elime
kırıkhan ilk görev yerim
sonra safranbolu
ve sonra aydın
…………postumu buraya yaydım
yalanım yok
gittiğim her yeri bildim vatan
sağ olsunlar
onlarda ayırmadılar beni evlattan
bu arada
ben de yol aldım zamandan
derlerdi de duyardım
hanesi varmış ya
…………bu yalan dünyanın
bende girdim içine
ve çoğaldım sevgiyle
yaradanım verdi bana soy
işim
…..gücüm
……………sağlığım yerinde
çalıştım çabaladım
kalmadı dünya malına ahım
daha ne isterim
yeter ki taşıyamayacağımı
yaradanım bana taşıtmasın
sesim kimseye benzemesin diye
dönüp bakmadım uzun süre şiire
oysa aşk
her insanın gözünde ayrı parlar
………………damarında farklı akarmış
şimdi şimdi görüyorum
sevginin ifadesi aynı olmasın diye
tanrım her kulunu ayrı yaratmış
ben bunu nasıl atlamışım
yazmadan boşa geçen bu zaman
en büyük yanlışımmış
bir bir kopardım zamandan
……………..zamanın yaprağını
zaman da zamanla
……………..kolumu kanadımı
elimle koydum toprağa
…………….2004 sonbaharında canımı
küçük bir su perisi
ondan bize miras kaldı
sonradan koyacakmış yokluğu
yanar da
yanarım
………hâlâ ağlarım anama
ve hâlâ çocuk gibiyim
geçmedi utangaçlığım
geçmedi içimden heyecanlarım
başkalarına olmadığı gibi
kendime de etmedim hiç ısrar
dedim ki hep
zorla güzellik olmaz
akacak olan kan da damarda durmaz
bir gün bende bulurum yolumu
durulurum elbet
durulur bu çalkantılar
bir su misali ömrüm
döner dolaşır yatağına akar
kimseden saklım olmadı
kalmadı içimde hiçbir sır
“zihnimle cenk eden
…………………...kelimelerden
kâğıda düşenlerdi
…………………...okuduklarınız”
05.05.2005 aydın
Salih ErdemKayıt Tarihi : 26.7.2005 02:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!