Alev saçlı
Akşam geçtin kapımdan
Kan kızılı dudakların
Ateşten ayaklarınla
Bastığın kaldırım yanıyordu,
Ben yanıyordum
Anlaşıldı..
Şimdi sen gideceksin ya,
Sağ olsun,,beni yine yalnızlık ağırlayacak..
Bana hep boş bir yatağı vardır onun
Bir tas çorbası,
Birde sarılmış cigarası…
Hala seviyorum seni,,
Yokluğun nasıl canımı acıtıyor
Ve nasıl özlüyorum seni,,,bilemezsin,,
Şimdi yüzümde,yarım kalmış bir rüyanın
Yarı belirgin çizgileri,
Gelde gör beni
Gece bir baykuş gibi süzülür odama,
Kaçışır köşe bucak aydınlık
Bir ben olurum karanlıklar içinde
Birde sessizlik,gece boyu,başucumda
Üzerime kapanır bir bir kapılar
Uykuya dalar,günün telaşı
Bazı ay gecemde tutulur,
Ve yatağıma uykusuzluk girer
İşte o zaman her şey birbirine benzer.
Ayyuka çıkar bekleyişe bağlanan umut
Tasası düşer içime boş geçen saatlerin
Delirmenin eşiğinde olurum
En çok sen yaktın içimi
Yinede en çok seni istedim ben
En sevdiğim kadın
En büyük sızım
En çok seni sevdim ben
Şimdi duymasan da bu sözlerimi
İlk elini tutuşumu hatırlar mısın? ,
Yada en uzun tutuşumu..
Nisan ayının ılık güneşinin ısıttığı
O Denizli garını hatırlar mısın?
Hani bir akşam üstü,beş otuz trenini?
Yani ilk ayrılışımızı…
Bir gece çıkıp gelsen,
Bir gece,
Altın sarısı saçların yağmurdan ıslanmış
Alçak topuklu ayakkabılarını dışarıda bırakıp
Girsen içeri pembe eteğin ve beyaz şalınla..
Sokulsan göğsüme kokunu duysam,
*****
Bir yudum sevgiye düşmüş
Bu sonbahar bir yaprak,
Saat 00.2,
Bu sensizliğin herhangi bir saati,
Yokluğun bir bıçak gibi girer göğsüme
Günün bu karanlık vakitlerinde
Patlar içime tıktığım barut,
Yanar yüzümde yapışkan bir keder
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!