Sıkışmış iki kirpik arasına zaman
Ne dur dinler ne padişah ne ferman
Mektuplar var sevdalara tercüman
Mektuplar var ki köprüdür aşklara
Bayramları, fermanları taşır kimi zaman
Veya bir ilmek geçirir büyük başlara
Haberler getirir, hatıralar götürür
Bir köy ki Torosların eteğinde
Köprüçayında, Antalya ilinde
Tesiri bir başkadır bende
Büyüler insanı her seferinde
Arısı var yayla kekiğinde
Karanlıklar ardından gelir ışıl ışıl
Ansızın bozar gecemin sessizliğini
Ve beni bir sancı basar derinden
Tırmalar beynimi; yaz, yavaş yavaş
Dökülür beyaz üstüne inci inci lekeler
Bütün Şehitlerimize
Yarım kalmış lokmayı yutmadan
Babam rahatsız yatarken sıtmadan
Damdaki serçeler daha uçmadan
Kırmızı ibikli horozlar ötmeden
Çanakkale Şehitlerine;
Ey Çanakkale! Duydum ki
Yazmışsın büyük bir destan,
Dinlemiş uzaktan yakından
Bütün vatan, büyük Türkistan.
Gün olur açılır bir çukur,
Hiç fark etmez zengin fakir.
Kimine olur daracık bir kabir,
Kimine muhteşem bir kasr-ı kebir.
Köylülerin alın teri,Torosların gözyaşı,
Allah’ın lütfu,Anadolu’nun ekmeği aşı,
Görülmemiştir, dünyada benzeri eşi.
Kaç asırdır yaşar, kim bilir kaçtır yaşı?
Hep coşar durmaz akar Köprü su.
Yıl bin dokuz yüz on dört
Mevsim bahar, aylardan mart.
Toplar boran olup yağarken gökten,
Kanlı tepeler oluştu etten, kemikten.
Boğaza girip demir atmak için felaket,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!