Mustafa Kemalciler Tutuklu Serbest

MUSTAFA KEMALCİLER TUTUKLU Serbest
Saygı değer Mustafa Kemal Atatürk;
Türk ulusunun ölümsüz atası,
Bütün dünya milletlerinin,
Hayran olduğu mavi gözlü dev adam,
Vatanımızı yedi düvelden kurtaran eşsiz kahraman,
Irzlarını, namuslarını, düşmanlardan koruduğunuz,
Çocuklarının aydınlık geleceğini kurduğunuz,
Dinci yobaz, molla, güruhu sevemediler sizi,
Biliyor, seziyorum, ölümsüz ruhunuz hep aramızda,
Siyasilerin;
Şahsi emelleri için yaptıkları yanlışlıkları,
Emperyalist devletlerin,
Çıkarlarını koruyup, kolladıklarını,
İzinizden ayrılıp, gidilen karanlık yolu,
Görüyor, biliyor ve üzülüyorsunuz,
Ondandır kaşlarınız çatık bakışlarınız endişeli,
Şu iki görüşünüzde, ilk kez yanıldığınızı,
Mahzun, suskun, hayali sükuta uğradığınızı,
Anlıyor… Biliyor… Biliyorum…
‘Türk ulusu zekidir, Türk ulusu çalışkandır’.
Işıklar içinde yatan bir aydın yazarımız;
Türk ulusunun, yüzde altmışı aptal demişlerdi.
Sizde diyecektiniz de diliniz sürçtü diyemem,
Siz kendi yüceliğiniz de gördünüz,
Türk ulusunu yazdığınız bütün meziyetleri,
Altı asır biat kültürüne,
Kulluk, kölelik, yaptıklarını,
Padişahların kapı kulları ve tebaası olduklarını,
Bile-bile göz ardı etmeye çalıştınız.
Aydın, çağdaş devrimciler haricindekiler,
Korktular, tırstılar, sindiler,
Köşe bucak saklanır oldular,
Gün be gün azalıyor Atatürk sevgisi,
Gazi Mustafa Kemalciler,
Hele de ‘KUVVAYI MİLLİYEÇİLER’,
Kimsesizlerin kimsesi, dediğiniz Cumhuriyetiniz
Ve diğer tüm bayramlarınız tehlike altında,
Şimdilerde kerhen kutlanıyorlar,
Büstlerin izin söküleceği,
Heykellerinizin yıkılacağı pervasızlaşıp söyleniyor.
Bekçisi askerler mi dediniz? Kahraman Türk askerleri,
Kurtuluş savaşında, dünya milletlerini dize getirip,
Yazdıkları kahramanlık destanlarına hayran bırakan,
Vatanın bağımsızlığı, ulusun özgürlüğü için,
Genç-genç şehit düşen kınalı kuzular,
Ve devrimlerinizin yılmaz bekçileri öyle mi?
Yok, gayrı böyle bir asker,
NATO müttefiki ABD kafalarına çuval geçirtti,
Bir milletvekili meğerki ‘Kağıttan kaplanmış dedi,’
Bu özlü söz bugünkü askerlere,
Şıp badana yakıştı, yapıştı.
Türk gençliği mi dediniz?
Varlığınızı emanet ettiğiniz,
O gençleri soruyorsanız seslerini kısıp;
Dindar, dindar olmayanlar diyerek ayrıştırdılar,
Varsıl çocuklarının çokları, içkici, kumarcı,
Yoksul çocuklarının bir kısmı tinerci, baliğci oldular,
Anlayacağınız Atam; vatana mahsur, bizler mahzun,
İşbirlikçi hainlerde şen ve şakrak seviniyorlar.
Kurduğunuz partiyi soracak olursanız:
Yeni eklediler isminin başına, yenilensin diye,
İç çekişmeler, kavgalar ve kurultaylardan fırsat buldukça,
Üstten ayrışan görüşleri, çatlak cılız sesleriyle,
Muhalefet yapmaya, direnmeye çalışıyorlar.
Solcularda biri birilerini dışlamaktan, suçlamaktan,
Zaman buldukça;
Dinci, yobaz, güruhlarla uğraşmaya çalışıyorlar.
Altmış sekiz, yetmiş sekiz, kuşaklarını soruyorsanız;
Hayli yaşlandılar, açlıkla, sefaletle,
Hele de bağımsızlıkla, boğuşa-boğuşa yoruldular,
Sahipsiz bırakılıp yalınız kaldılar,
Onurlu, gururlu, başları dimdik yaşadılar,
Umutları hiç bitmeden, tükenmeden,
Çağdaş uygarlıktan yana,
Kuvvayı milliyecilik işlemiş o temiz ruhlarına,
Atam; gidişat dünden de kötü beyan eylerim,
Sizleri üzdüysem özür dilerim, asla izinizden ayrılıp,
Hayali sükutla korkup, yılmadım dimdik durarak,
Şiirlerimi mermi, sazımı ise silah eyledim...
05 HAZİRAN 2012
FAHRİ BULUT RIZAZADE