Bilmeyeceksin beni,
Sesimi duymayacaksın,
Bir münzevî sabrıyla unutulmuş
Demet demet çiçekler getirdim sana,
Biraz hüzn-ü şeb, biraz ferahlık ile…
Gönlümde kalan son sevinç zerresini
Nâzenîn tebessümünde aradım,
Bulamadım,
Lâkin vazgeçmedim.
Ruhum aciz bedenimden sana iltica etmiş,
Hasretini tesfir etmek zor olur, Tebessümünü ihsan eyle biçareye,
Bir garabet çökmüş sensizliğinle senelerime.
Efkarım sana vasıl olmak, Gülüşün vuzuh bulurken hayallerime,
Efsunun ile müptela-i aşka yarenlik eder olmuşum,
Hüzn-ü baran ol lütfet aciz bedenime.
Bir an,
Dalgaların kıyıya vurduğu gibi vurdu ayrılık içime,
Gecenin en sessiz yerinde sustu vapurlar,
Sencileyin mahrûm nigâra erişmek müşkil,
Rûhumu her dem yakar hicrân-ı ezelî bil.
Gönlüm perîşân olur bâd-ı firâk içinde,
Kevser umarım lâkin bâlâda menzil kil.
Bir sabahın çırpınışında,
Serin rüzgârın peşine takılmış,
Yağmurlu kaldırımlarda ayak izlerim kaybolmuş.
Biliyorum, geç kaldım.
Saatin yelkovanı, göz kapaklarımın titrek ucunda,
Geç kaldım, güneş çoktan savurmuş ışıklarını,
Sabahın ürkek serinliği çekilmiş köşe bucak,
Uyandım, zamanın elleri erimiş avuçlarımda,
Saatin yelkovanı titriyor kararsız bir çocuk gibi.
Geç kaldım, yolların rüzgârı eski bir şarkı mırıldanıyor,
Gönlümün sevinci,
Bir kuş gibi hafif, bir şarkı gibi usulca
Havalandı göğsümün kuytusundan.
Kanat çırparken gökyüzüne,
Telaşsız bir rüzgârın sırtında
Hayale daldı…
Lütf-ı cemâlin nur saçar,
Ruhum mest, gönlüm hezâr.
Nazın bir şebnem, bakışın âr,
Dil-i bî-karârım hep zâr.
Kaşın kavis, sözün kevser,
Ah !!!
yine senin hasretini çekiyorum,
Yine gözlerim seni arıyor,
Sen yokken sesini işitiyor kulaklarım.
Yüreğim seninle sızlıyor yine,
Titriyorum sensiz hüzünlü gecelerde,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!