Göğün yeryüzüne hükmettiği andı
Yağmur, yağmur yağmur yağıyordu
Toprak susamıştı belli
Belli idi ıslaklığım
Ve sağanak yağmurlarında ıslanışlarım
Çocuktular
Sevinçleri kadar dünyaları vardı
Bitmeyecek sandılar
Yitip gitmeyecek.
Cefakâr bir sözdü birleştiren elleri
Ferhunde arayışlar taşıdım bilinçaltıma
gözümde gecesiz uykular durur
içimde askıya alınmış şehirsiz yaşantılar
bir çağın vicdanı olan bu kent şimdi eklemleri kırık bir şehir
bitmiş olanı hangi ölümlü getirebilirki geri?
Korkma unutmaktan
Dokunmaz bana korkma
Çok mu ıslandım ne
Yoksa kesilen bunca fatura
Gelip geçer her şey
Buda geçer yahu
Sebebi sair miydi aşkın
Ahrar mıydı hali zamanın bilinmez
Lakin çocuktum sorular sorardım adamlara
Sonra büyüdüm koca bir sorun oldum
Eylül de bitti bak
Terkedilecek birşeyimde kalmadı
Sana küsmez mi sınırlar Ortadoğu himayesiz kalmışsa
Benzeyen ne varsa unutulsun
Tutulsun tutsak tanımlamalar hoyratça
Vurulsun boynu masalların uzaksa hayata
Merhaba ceplerinde bağrı yırtık sözler taşıyanlar
Nereye kaçarsak kaçalım aynı sokaklara çıkıyor yalnızlıklar
Islanmayı sevmeyenler,yağmursuz bırakıldım size de merhaba
Kuytu köşelerde olur hep olacaklar
Eyyam
Aldırma anlayacak bizi dünya
Hücre hücre, koğuş koğuş
Parmaklıkların ardından çıkıp birgün
Yeşilliklere uzanarak sereserpe
Bütün kapıların kapandığı zaman yüzümüze
Erkekler ağlamaz deme
Şair adam ey
notaları dökebilirmisin kelimeye
ince bir tınısını sazın
sesini kemanın
nefesindeyken neyin boğum boğum
hangi cümleye tekabül eder hüznü çocukluğumun
Baktıkça bakımsızlaşan bir şehirsin
Nahoş, sevimsiz, İzbedar
Hiç inmeyeceğimi bilsem
Hürmetkâr eylemler sunardım semaya
Gel yer değiştirelim istersen
Ama hayır, daha hazır değilim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!